Epidural Doğum
Epidural doğum, doğum sürecinin normal doğum şeklinde ancak ağrısız geçmesini sağlayan, pek çok hekim tarafından tavsiye edilen bir yöntemdir. Halk arasında Prenses Doğum da denmektedir. Bu ismi almasının sebebi ilk kez kraliçe Viktorya için, 1853 yılında kloroform verilerek uygulanmış olmasıdır. Halk arasında epidural doğum olarak bilinen epidural analjezi normal doğum sürecinde uygulanan bir ağrı engelleme uygulamasıdır. Aynı zamanda ağrısız doğum ve epidural analjezi isimlerini de almaktadır.
Epidural analjezinin yaygınlaşması, anne adaylarına doktorlar tarafından önerilmeye başlanması ve anne adaylarına çevreleri tarafından da tavsiye edilmeye başlanması ile sezaryen yerine normal doğumu tercih eden anne adaylarının sayısı da artmıştır. Anneler hem normal doğum deneyimini yaşamak hem de ağrısız ve stressiz bir doğum süreci geçirmek için epidural analjezi ile normal doğumu daha çok tercih etmeye başlamıştır.
Epidural Analjezi Nedir?
Epidural analjezide, anne adayının bel kısmından özel bir iğne vasıtası ile omuriliğe takılan bir kateterden anestezik madde enjekte edilerek analjezi yapılır. Enjekte edilen madde ile anne adayının belden aşağısı uyuşturulmuş olur. Böylece anne adayları doğum sürecindeki ağrıları hissetmeyecek ve doğum deneyimini en konforlu şekilde yaşayacaktır. Anne adayı belden aşağısında ağrı hissetmeyecek ancak hareket etmesinde ve kasılmasında herhangi bir hissizlik durumu oluşmayacaktır.
Normal doğum yapmak isteyen ancak yaşayacağı ağrılar nedeniyle bundan çekinen anne adayları için ideal bir yöntemdir. Epidural analjezi ile anne adayları doğum sırasında normal doğumun tüm deneyimini yaşarken aynı zamanda ağrısız bir süre yaşamakta ve doğum sonrasında hemen ayağa kalkarak yürüyebilmektedir. Aynı zamanda doğum süresince bilinci açık olacağından anne adayları doğum eğitiminde aldıkları nefes eğitimlerini rahatlıkla uygulayabilirler. Babanın da eşlik ettiği doğumlarda epidural doğum uygulaması ile doğum sürecinin daha rahat geçmesi sağlanmaktadır.
Epidural doğum teknikleri ve ilaçları yıllar içerisinde mükemmelleştirilmiş, deneyimli anestezi uzmanı doktorlar tarafından uygulanarak en iyi doğum deneyiminin sağlanması amaçlanmıştır. Epidural doğum sürecinde, anestezi uzmanının deneyimi, becerisi ve profesyonelliği çok önemlidir. Doğum esnasında hissedilen ağrıların azaltılmasında kullanılan yöntemler arasında en etkili olanı epidural analjezidir.
Epidural Analjezi ile Epidural Anestezi Arasında Ne Fark Var?
-Epidural analjezi ile epidural anestezi aynı değildir. Bu iki uygulamanın birbirine karıştırılmaması gerekir. Epidural doğumda epidural analjezi uygulanırken, sezaryen doğumda kullanılan epidural yöntemlere epidural anestezi adı verilmektedir. Epidural anestezi, Epidural Sezaryen olarak da adlandırılmaktadır. Analjezi ağrısızlık anlamına gelmektedir. Anestezi ise duyusuzluk anlamına gelmektedir.
-Epidural analjezi ile ağrıların hissedilmemesi sağlanmaktadır. Epidural analjezide dokunma duyusu ve hareket kabiliyeti engellenmemektedir. Bu sayede annelerin, operasyon sonrasında yataktan kalkıp yürümeleri mümkün olabilmektedir. Epidural analjezi normal doğum sürecinde uygulanırken epidural anestezi sezaryen doğumlarda uygulanmaktadır. Epidural anestezide verilen ilaç dozu artırılarak duyuların tamamen yok olması sağlanmaktadır.
-Epidural analjezi ile epidural anestezinin uygulama yöntemleri aynıdır. İkisi de sırt bölgesinden omuriliğin içine takılan kateter yardımı ile ilaçların enjekte edilmesi esasına dayanır. Epidural anestezide verilen ilaç dozu ve konsantrasyonu daha yüksek tutularak bel altının tam uyuşması sağlanır.
-Epidural analjezi ile başlayan normal doğum sürecinde komplikasyonların olması veya çeşitli sebeplerle sürece normal doğum olarak devam edilememesi durumunda, epidural kateterden enjekte edilen madde miktarı ve konsantrasyonu artırılarak normal doğum olarak başlamış olan doğuma sezaryen doğum olarak da devam edilebilir. Yani epidural analjezi ile normal doğum olarak planlanmış olan süreç, epidural anesteziye dönüşerek sezaryen doğumla sonuçlanabilir.
-Bununa birlikte, en başta sezaryen olarak planlanan doğumlarda da epidural anestezi kullanımı giderek daha yaygın hale gelmektedir. Sezaryen doğumlarda epidural anestezi kullanımı sayesinde annelerin genel anestezi etkilerini almaması ve epidural anestezi ile narkoz etkisinden uzak kalarak daha hızlı iyileşmeleri sağlanmaktadır.
-Epidural yöntemlerin genel anesteziye göre en büyük avantajı genel narkoz etkilerinin alınmamasıdır. Genel anesteziye bağlı riskler alınmamış olur. Bölgesel bir operasyon için genel anestezi almaya gerek kalmadan cerrahi operasyonlar gerçekleştirilir.
Epidural Anestezi ile Spinal Anestezi Arasında Ne Fark Var?
Epidural anestezi ile spinal anestezi uygulama yöntemleri açısından aynı fakat etki alanları açısından birbirinden farklı yöntemlerdir. Her iki yöntem de sezaryen doğumda uygulanmaktadır.
Epidural anestezide anne adayının belden aşağısı tamamen uyuşur ve duyusuzlaşır ancak anne adayı ayaklarını oynatabilmektedir. Yani hareket kabiliyeti tamamen kaybolmamaktadır.
Spinal anestezide ise anne adayının belden aşağısının, tüm bacakların tamamen uyuşturulması söz konusudur. Spinal anestezide hareket kabiliyeti tamamen ortadan kalkmaktadır.
Spinal anestezide lokal anestezik madde direkt olarak omurilik sıvısına enjekte edilir. Bu sayede tam hareketsizlik sağlanır. Spinal anestezi ile spinal kanaldaki sinirler ters yönde bloke edilmiş olur. Spinal anestezi sezaryen doğum dışında total kalça artroplastisi, total diz artroplastisi, kasık fıtığı ve prostat gibi belden aşağısını ilgilendiren ameliyatlarda da kullanılabilmektedir.
Spinal anestezi çok hızlı etki etmesi ile duruma göre doktorlar tarafından tercih edilen bir yöntem olabilirken, operasyondan sonra 4 ila 5 saat süresince bacakların hareket ettirilememesi gibi etkileri de bulunmaktadır. Spinal anestezinin uyuşma etkisi 4-5 saat içerisinde geçmekte ve yaklaşık 6 saat sonra yataktan kalkmak mümkün olabilmektedir. Uyuşma etkisi azalmaya başladığında bacaklarda karıncalanmalar olabilmektedir. Spinal anestezinin etki süresi tercih edilen ilaçların dozuna ve konsantrasyonuna bağlıdır.
Spinal anestezide daha düşük dozda ilaç verilmesine rağmen ilaç direkt olarak omurilik sıvısına karıştırdığından etki süresi çok daha hızlı olmaktadır. Epidural anestezide ise ilaç etkisini 15-20 dakika sonra göstermeye başlamaktadır.
Spinal anesteziden sonra baş ağrısı, be ve sırt ağrıları, tansiyon düşüklüğü ve bulantı görülebilmektedir.
Epidural anestezide ilaç birden fazla kez verilerek süre uzatılabilir, ancak spinal anestezi bir kez uygulanır ve tekrarlanmaz.
Epidural anestezi ve spinal anestezide de enjekte edilen ilaçlar plasenta veya süt yoluyla bebeğe geçmemektedir.
Spinal anestezi çoğunlukla genel anestezi uygulanmasında ve narkoz verilmesinde sakınca olan anne adaylarında uygulanmaktadır.
Bazı durumlarda doktor tarafından epidural anestezi ve spinal anestezi yöntemleri sezaryen operasyonu sırasında birlikte uygulanmaktadır. Bu yöntemlerin bir arada uygulanmasına da kombine spinal epidural anestezi adı verilmektedir.
Epidural veya spinal anestezi ile gerçekleşen sezaryen operasyonlarında annenin bilinci açık durumdadır. Böylelikle bebeğin doğumuna şahit olması ve genel anestezinin olumsuz etkilerinin oluşmaması açısından sezaryen tercih edilen anne adayları tarafından daha çok tercih edilmektedir.
Epidural Kateter Takılması Süreci Nasıldır?
Epidural kateter takılması süreci anne adayları için oldukça kolay ve acısız bir uygulamadır.
Anneler, operasyondan sonraki yorumlarında, kateter takılırken sadece bir baskı hissettiklerini ve herhangi bir acı veya ağrı hissetmeden, kateterin takıldığını fark etmeden sürecin bittiğini paylaşmaktadır.
Kateter takılırken anne adayı yan yatarak uzanır veya oturur. Bu işlem sırasında omurganın düz durması için annenin bacaklarını karnına çekmesi gereklidir. Omurganın düz durması kateter takma operasyonun başarıyla tamamlanması açısından kritiktir. Hamilelik döneminde aşırı kilo almış anne adaylarında bacakların çekilmesi, omurganın düzleştirilmesi ve dolayısı ile kateter takılması zorlaşabilir. Hamilelik döneminde aşırı kilo alınmaması bu nedenle de önemlidir.
Kateter takılırken öncelikle kateter bölgesi seçilir ve bu bölge antiseptiklerle temizlenir. Kateter takılacak bölgeye lokal anestezi uygulanarak kateter takılma işlemi sırasında anne adayının ağrı duymaması sağlanır. Takılan kateter çok yumuşak bir maddeden yapılmıştır ve herhangi bir rahatsızlık vermez. Kateter takıldıktan sonra sırt bölgesine bir flaster yardımıyla yapıştırılarak sabitlenir.
Epidural Doğum Süreci Nasıldır?
Kateter üzerinden ilacın uygulanması doğumun 1. evresinde yani rahim kasılmaları düzenli hale geldiğinde ve rahim ağzı en az 4 cm açıldığında başlar. Bu aşamada anne, sancıları düzenli olarak hissetmeye başlamıştır ve düzenli kasılmalar normal doğum sürecini başladığının göstergesidir. Kasılmalar başlamadan önce ilacın uygulanması doğumun gecikmemesi açısından önemlidir. Çok erken ilaç verilmesi durumunda doğum geç başlayacak toplam doğum süresi uzayacaktır. Daha geç başlaması durumunda ise sancılar sıklaşacağından, annenin hareketsiz kalması ve ilacın uygulanması zorlaşacaktır. Bu nedenle epidural ilacın tam zamanında verilmesi önemlidir.
Bu aşamada anne adayına serum takılır. Doğum süresince anne adayına 2-3 lt civarında sıvı verilir. Anne adayının tansiyonu, nabzı ve kandaki oksijen seviyesi doğum süresince takip edilir. Doğum süresince sıvı verilmesinin sebebi ani tansiyon düşüşlerinin önüne geçmektir.
İlaç kateter üzerinden enjekte edildikten 15 dakika sonra anne adayı etkisini görmeye ve ağrı hissetmemeye başlar. Operasyon süresince kateter takılı kalır ve doğumun uzaması durumunda veya operasyon süresince ağrı hissedilmeye başlanırsa, istenilen miktarda ek anestezik madde operasyon süresince kateter yardımı ile enjekte edilir. Bu süreçte de hasta kontrollü ağrı kesici (PCA) uygulaması kullanılarak annenin ağrı hissetmesi durumunda düğmeye basarak ağrı hissetmeden ilaç alması yöntemi de uygulanabilmektedir.
Uygulanan ilaçla annenin ağrıları hissetmemesi ancak kasılması hissetmesi ve doğuma kasılma ve ıkınmalarla aktif katkıda bulunması amaçlanır.
Epidural analjezi ile doğum tamamlandığında kateterin sabitlendiği bant ve kateter çıkartılır.
Epidural anestezi ile sezaryen uygulaması söz konusu olduğunda ise sezaryen ameliyatı sonrasındaki ağrılı geçen 48 saatlik dönemde kateter çıkartılmaz. Bu sürede anneyi rahatlatacak düşük dozdaki ilaçlar kateter yoluyla verilmeye devam edilir. Bu süreçte de hasta kontrollü ağrı kesici (PCA) uygulanabilmektedir. Takılı olan kateter üzerinden anne ihtiyaç duyduğunda düğmeye basarak belirlenmiş dozdaki ağrı kesici ilaçları alabilir.
Epidural Doğumun Bebeğe Zararı Olur mu?
Epidural doğum sürecinde kateterden enjekte edilen ilaçlar çok düşük dozda kullanıldığından ve özel bir bölgeye uygulandığından bebeğe çok az miktarda ilaç aktarılmış olur. İlaçların bebeğe herhangi bir olumsuz etkisi olmaz.
Ağrı hissedilmeyen bir doğum süreci olduğundan anneyi ve bebeği rahatlatan stressiz bir doğum gerçekleşir.
Epidural Doğumun Avantajları Nelerdir?
Epidural doğum avantajları ve doğum sürecini kolaylaştırması ile bu süreci yaşayan anneler tarafından yoğun olarak tavsiye edilmektedir. Epidural doğum yapan anneler hem normal doğum yapmanın hazzını yaşadıklarını hem de doğum sonrasında ağrılarının olmadığını ve enerjilerinin yüksek olduğunu belirterek epidural doğumu tavsiye etmektedir.
- Epidural doğum normal doğumu ağrısız hale getirmesi açısından uygulanan en etkili ve en ideal yöntemdir.
- Doğumun ağrısız şekilde gerçekleşmesini sağlar. Bu sayede annenin ve bebeğin konforu en üst seviyede sağlanmış olur. Doğumun ağrı ve stresini yaşamayan anneler doğum sürecini çok güzel bir deneyim olarak yaşarlar.
- Doğum sonrasında anneler yürüyerek yataktan kalkabilirler. Herhangi bir yorgunluk ve hırpalanma yaşamayacakları için doğum sonrası toparlanma süreci çok hızlıdır. Doğumdan hemen sonra bebeklerini kucaklarına alarak ilgilenebilir ve beslemeye başlayabilirler.
- Bağırsak hareketlerini durdurmayacağı için gaz çıkarımı engellenmemiş olur. Dolayısıyla anneler doğum sonrasında gaz şişkinliği yaşamazlar.
- Deneyimli anestezi uzmanları tarafından uygun dozda ve uygun zamanda uygulandığında doğum sürecinin de hızlanmasını sağlar.
- Ağrı yokluğunun sağlayacağı rahatlama ile kaslar da rahatlayacağından, anne ağrı duymadan rahatça ıkınabileceğinden anne doğum sürecini hızlandırır ve normal doğum daha rahat ilerler.
- Epidural analjezi rahim ağzının açılması sürecini hızlandırır.
- Epidural analjezi uygulandıktan sonra normal doğum ile ilerlenmesinin mümkün olmaması durumunda, verilen enjeksiyon dozu ve konsantrasyonu artırılarak epidural anestezi ile doğuma sezaryen olarak devam edilebilir. Sezaryene geçilmesi durumunda genel anestezi uygulanmadan epidural anestezi ile sezaryen doğum tamamlanmış olur.
Epidural Doğumun Riskleri, Dezavantajları ve Yan Etkileri Var mıdır?
Epidural doğum özellikle deneyimli anestezi uzmanları tarafından epidural anestezi uygulandığında çok sorunsuz işleyen ve ağrısız bir deneyim sağlayan efektif bir yöntemdir.
- Epidural doğumun en sık karşılaşılan yan etkisi tansiyon düşüklüğüdür. Doğum sürecinde tansiyon takibi yapılarak ve doğum öncesinde sıvı yüklemesi yapılarak tansiyon düşmesinin önüne geçilmeye çalışılır.
- Epidural anestezide baş ağrısı oluşması riski %0,5 ila %1 arasındadır. Anestezi sırasında omuriliğin içinde yer aldığı zarın duvarı delinirse, omuriliği çevreleyen sıvının dışarı kaçmasına sebep olabilir. Bu sebeple çok düşük bir riskle baş arısı oluşabilir. Bu nedenle, riski minimize etmek için, epidural operasyonunun deneyimli anestezi uzmanları tarafından gerçekleştirilmesi çok değerli ve önemlidir. Anneler yatar pozisyonda iken baş ağrıları azalır. Ayağa kalktıklarında ve öksürdüklerinde baş ağrısı artar. Omuriliği çevreleyen zar 15 günlük bir süre içinde kendini tamir eder ve baş ağrıları sonlanır.
- Uygulanan ilaç miktarı düşük dozda olduğundan yoğun, kalıcı bir yan etkisi bulunmamaktadır.
- Nadir görülen ve hızla müdahale edilebilecek yan etkileri arasında hafif baş dönmesi, tansiyon düşmesi, sersemlik hissi, idrar yapamama, bulantı ve kaşıntı görülebilir.
- Nadir de olsa kateterin bağlandığı sırt bölgesinde enfeksiyon oluşması söz konusu olabilir.
- Çok nadir görülen yan etkileri arasında, baş ağrısı, sırt ağrısı, bacaklarda güçsüzlük hali, bebek kalp atımlarında yavaşlama ve enfeksiyon riski sayılabilir.
- Nadir olarak ilaca karşı reaksiyon ve kaşıntı oluşabilir. Yoğun bir kaşıntı olması beklenmez ve birkaç saat içerisinde kendiliğinden veya ilaç yardımıyla kaşıntı geçer.
- Doğumdan sonra ilk birkaç saatte bacaklarda uyuşukluk ve halsizlik hissedilebilir. Birkaç saat içerisinde bu his geçecektir.
- Uygulanan ilacın tesir etmemesi durumunda doğum esnasında ağrı hissedilmesi söz konusu olabilir.
- Epidural iğne yapılırken sinire dokunursa bacaklarda sıçramaya benzer bir titreme yaşanabilir. Bu etki anlıktır ve kalıcı bir sorun yaratmaz.
- Çok nadir olmakla birlikte, epidural analjezinin başarısız olması ve doğrumda ağrı yaşanması da söz konusu olabilmektedir.
- Epidural doğum olmasından bağımsız olarak doğum sonrasında bel ağrıları olabilmektedir. Doğum sonrası yaşanan bel ağrıları oldukça sık yaşanan bir durumdur. Bunun sebebi hamilelik nedeniyle karın bölgesinin ağırlaşması ve bel kaslarının bunu taşımakta yetersiz kalmasıdır.
Epidural Doğum Kimler için Uygundur?
Epidural analjezinin uygulanabilmesi için öncelikle anne adayının bilinci açık şekilde doğum yapmayı istemesi en önemli etkendir. Bununla birlikte hamilelik sürecinde sorun yaşamamış olması, doğumun ilk evresinde rahim kasılmalarının varlığı, anne adayının rahminin en az 4 cm açılmış olması ve bununla birlikte anne adayının hamileliğinin 38 ila 42. haftaları arasında olması gerekmektedir.
Epidural Doğum Kimler için Uygun Değildir?
Epidural doğum pek çok anne adayı için çok uygun bir yöntem iken bazı durumlarda uygulanabilmesi mümkün değildir.
Epidural analjezinin uygun olmadığı anne adayları ve durumlar arasında şunlar yer almaktadır;
- Aşırı kanaması olan vay pıhtılaşma sorunu olan ve pıhtılaşmayı önleyici tedavi gören anne adaylarında
- Tansiyonu çok düşük olan anne adaylarında
- Uygulanacak olan epidural analjezi maddelerine alerjisi olan kişilerde
- Kateterin takılacağı bölgede enfeksiyonu, yarası veya yanık olan anne adaylarında
- Akli dengesi bozuk veya nörolojik problemi olduğu düşünülen anne adaylarında
- Kafa iki basıncı artmış olan anne adaylarında
- Trombosit sayısı 100.000’in altında olan anne adaylarında
- Aynı zamanda rahim ağzı genişliği en az 4 cm olmadıysa veya doğum çok hızlı ilerlemişse ve kateter takmak için yeterli zaman kalmamışsa