Böbrekler vücudun atık sistemi olarak görev yaparlar. Beslenme yolu ile aldığımız besinler sindirim sisteminde bir çok işlemden geçerler. Besinlerin sindirim sürecinde kullanılmayan bölümlerinin vücut dışına atılması işlemi hayati bir önem taşımaktadır. Sağlıklı bir vücuda sahip olmak için böbreklerimizin görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmeleri gerekmektedir. Çok farklı nedenlerde farklı zamanlarda böbreklerde çeşitli işlev bozuklukları, böbrek yetmezliği gibi sorunlar görülebilir.
Böbreklerden birinin veya ikisinin yeteri kadar görevini yerine getiremediği durumlarda, vücut dışına atılması gereken sıvı atıklar, vücut içerisinde toplanmaya başlar. Bu olumsuzluğun sonucu olarak vücutta toksinlerin artması ve kandaki üre ve kreatinin gibi yapıların değerlerinin artmasına neden olur. Böbrek Hastalıklarında Beslenme konusu böbrek hastalığının tedavi sürecinde hastanın hayat kalitesinin yükselmesinde ve ortaya çıkması muhtemel yan etkilerin önlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Böbrek hastalarının tedaviye cevap vermesinin en temel koşulu doğru bir beslenme programının uygulanmasıdır. Her hastanın, hastalık derecesine ve içinde bulunduğu koşullara göre farklı bir diyet ve beslenme programı hastanın doktoru tarafından belirlenir. Yediğimiz besinler temel olarak şu bileşenleri içermektedirler;
- Protein
- Tuz
- Su
- Potasyum
- Yağlar
- Kalsiyum ve Fosfor
- Karbonhidratlar
Beslenme yolu besinlerden vücudumuza aldığımız bu bileşenler, böbrek hastalığına sahip kişiler için farklı etkilerde bulunabilmektedir. Bu bileşenlerin temel olarak vücut üzerinde olan etkilerini özetleyebiliriz.
Minerallerin Böbrek Hastaları Üzerindeki Etkileri
Protein; vücudumuzda, büyüme ve gelişim, doku onarımları gibi görevlere sahiptir. Proteinler vücut tarafından üretilemezler. Bu nedenle beslenme yolu ile gıdalardan temin edilirler. Et ve süt ürünleri, yumurta, baklagiller ve mantarlar protein grubuna örnek olan besinler arasında yer almaktadır. Böbrek Hastalıklarında Beslenme konusunda vücuda alınan fazla proteinin vücut dışına atılamaması sorunu otaya çıkabilmektedir. Vücut dışına atılamayarak, vücutta biriken fazla protein hastada, halsizlik, bulantı ve kusma gibi şikayetleri meydana getirebilmektedir. Günlük gereken protein miktarı kişinin fiziksel özelliklerine ve yaşam biçimine dayalı olarak değişkenlik göstermektedir. Kişinin günlük alması gereken protein miktarı doktor tarafından belirlenecek olup, belirlenen miktarın üstüne çıkılmaması son derece önemlidir.
Tuz; böbrek sorunlarına sahip hastalar için uzak durulması gerekenlerin başında gelmektedir. Böbrek fonksiyonlarının düzenli çalışmaması nedeniyle vücuttan tuz atımı önemli ölçüde azalır. Vücutta miktarı artan tuz, başta tansiyon olmak üzere dolaşım sistemi hastalıklarına tetikleyici etki yaratmaktadır. Meydana gelebilecek olumsuz durumların önüne geçebilmek için tuz kullanım miktarı önemli ölçüde azaltılmalı hatta hastalık seyrine göre tamamen kesilmelidir.
Su, Böbrek Hastalıklarında Beslenme konusunda kazanılması gereken bir alışkanlıktır. Böbreklerin çalışmasını hızlandırmak, fonksiyon yetersizliğinin önlenmesi konusunda su tüketimi önemli bir yere sahiptir. Kanda biriken toksin ve üre miktarının vücut dışına atılmasını hızlandırmak bol su tüketimi ile mümkün olabilmektedir. Tüketilmesi gereken su miktarı, hastanın genel durumu, yaşa ve hastalık seviyesi gibi etmenlere bağlı olarak değişmektedir.
Potasyum, kasların düzgün çalışmasını sağlayan minerallerden birisidir. Kasların çalışması için gerekli olan potasyumun, kandaki miktarının düşüklüğü gibi yüksekliği de çeşitli rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Potasyum değerinin kanda yükselmesinin önüne geçmek için potasyum içerikli besinlerin tüketimine dikkat edilmelidir. Kuru yemişler, baklagiller, havuç, muz ve mantar gibi besin maddeleri potasyum açısından zengin içeriğe sahip olduklarından aşırı tüketimlerinden kaçınılmalıdır.
Yağlar, gün içerisinde ihtiyaç duyulan enerjiyi vücuda sağlayan en temel besin gruplarından bir tanesidir. Yağlar, vücuda enerji sağlamasının yanında kolesterol düzeylerinin artmasına da neden olmaktadır. Kandaki kolesterol seviyesinin yüksekliğinin böbrek hasarına neden olduğu bilinmektedir. Böbrek Hastalıklarında Beslenme programı oluşturulurken yağ tüketim miktarına ayrı bir önem verilmektedir. Yağ tüketim miktarının kontrol altına alınması kadar, tercih edilen yağların zeytinyağı, fındık yağı, mısırözü yağı gibi bitkisel kaynaklı olanların tercih edilmesi önem taşımaktadır. İçerdiği yüksek kolesterol etkisi nedeniyle hayvansal yağlar mümkün olduğunca tüketilmemelidir.
Kalsiyum ve fosfor dengesinin bozulması böbrek fonksiyonlarında sorun olduğunun göstergeleri arasında yer almaktadır. Kandaki fosfor değerinin yükselirken kalsiyum değerinin azalması böbreklerin yeterli düzeyde çalışmadığına işaret eder. Bu dengesizliği ortadan kaldırmak için ilaç tedavisi uygulansa da düzgün bir beslenme ile bu tedaviye destek olunmalıdır. Peynir gibi kalsiyum bakımından zengin olan besinler, balık gibi fosfor bakımından zengin olan besinlerden daha fazla tüketilmelidir.
Karbonhidratlar; ekmek, pilav, şeker ve patates gibi besinlerde bol miktarda bulunan bir türdür. Karbonhidratlar, yağlar ile birlikte vücudun enerji ihtiyacını karşılamakta kullanılır. Karbonhidratların yapısında fazla miktarda lif kaynağı mevcuttur. Lifler kan yağlarının yükselmesini önlemede olumlu etkileri bulunmaktadır. Karbonhidratlar gereğinden fazla tüketilirse, enerji için kullanılmayan bölümü yağa çevrilerek vücutta depo edilmeye başlar. Kanda yükselen yağ değerleri böbrek hataları için kaçınılması gereken bir durumdur. Bu nedenle Böbrek Hastalıklarında Beslenme programlarında tüketilen karbonhidrat miktarına çok dikkat edilmelidir.
Böbrek Hastalıklarında Bu Alışkanlıkları Kazanmaya Çalışın
Tuz kullanımınızı mümkün olduğunca sınırlandırmaya çalışın. Özellikle böbrek hastalıklarında tuzun vücut dışına gerektiği gibi atılamaması nedeniyle, tuzun olumsuz etkilerine daha fazla maruz kalınmaktadır. Bu gibi olumsuz durumlardan kaçınmak için tuz kullanımınızı mümkün olduğunca azaltmanız mümkünse tamamen sonlandırmanız gerekmektedir.
Yemek öğünlerine gereken önemi göstermeniz önemlidir. Öğün atlamadan, verilen beslenme programına sadık kalarak böbrek hastalıklarının önüne geçebilir veya fonksiyon bozukluğunun ilerlemesi önlenebilir.
Böbrek Hastalıklarında Beslenme kadar sıvı tüketimi de çok önemlidir. Hastanın sıvı tüketim takibi yaparak, kendisine verilen programa sadık kalmalıdır. Aynı tip bardaktan yapılan sıvı tüketimleri, sıvı tüketimi takibinin kolaylaşmasını sağlamaktadır.
Tüketilen besinler kadar, besinlerin pişirilme şekilleri de çok önemlidir. Besinler haşlama, ızgara gibi sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak yemeye hazır hale getirilmelidir. Derin yağda kızartma gibi sağlıksız pişirme şekillerinden mümkün olduğunda uzak durulmalıdır.
Böbrek Hastalıklarında Uzak Durmanız Gereken Besinler
Salamura, salça, paketli gıdalar ve konserveler hazırlanışları gereği bol miktarda tuz içermektedirler. Bu nedenle bu yöntemle hazırlanmış olan besinlerden böbrek hastalığına sahip olan kişilerin mümkün olduğunca uzak durması gerekmektedir.
Sucuk, sosis, salam ve pastırma gibi özellikle ısıl işlem görmüş bu tip gıdalardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Bu tür besinlerin sıklıkla tüketilmesi böbrek fonksiyonlarının olumsuz olarak etkilenmesine neden olmaktadır.
Yemek hazırlarken yapay tatlandırıcılar içeren et veya tablet bulyon tabletlerini tercih etmeyin. Pratikliği nedeniyle tercih edilen bulyon tabletlerin yerine kendi hazırladığınız tavuk ve et suyunu kullanmanız böbrek sağlığınızı korumanız açısından önemlidir.
Ciğer, böbrek, yürek, dil gibi sakatat çeşitleri yüksek oranda kolesterol barındırmaktadırlar. Yüksek kolesterol içermeleri nedeniyle beslenme listelerinde yer almaması gerekmektedir.
Böbrek Hastalıklarında Diyetin Önemi
Böbrek hastalıklarında uygun bir diyet programının uygulanması hastaya iki yönden yarar sağlamaktadır.
Bu yararlardan bir tanesi, nedeni ne olursa olsun ortaya çıkan böbrek hastalığının ilerlemesini yavaşlatmasıdır. Eğer hasta, kendisine verilen diyet programına uymazsa, böbrek hastalığının ilerleme hızının artması olasıdır.
Böbrek Hastalıklarında Beslenme konusunda diyet uygulanmasının diğer bir yararı ise özellikle ileri seviyede hastalarda meydana gelen şikayetlerin azalmasını sağlamasıdır. Uygulanacak diyet programı ile bulantı, kusma ve tansiyon yüksekliği gibi olumsuz durumların azalmasını sağlamaktadır. Ayrıca laboratuvar tahlilleri ile saptanan kandaki üre, ürik asit, potasyum değer yüksekliklerinin normal seviyeye dönmesine yardımcı olarak etki etmektedir.
Beslenme için verilen programın üzerine çıkılmaması hastalığın ilerlenmesinin önlenmesine yardımcıdır. Fakat bilinmesi gereken diğer bir konuda listede belirtilen porsiyonlardan daha az miktarda tüketilmesi de uygun değildir. Vücut için gerekli enerji karbonhidrat ve yağlardan sağlanmaktadır. Eğer belirlenen miktardan az besin alınırsa vücut enerji ihtiyacını karşılamak için kendi yapı taşlarını kullanmaya başlayacaktır.