İnsülin Direnci
Dahiliye

İnsülin Direnci

    İnsülin direnci son dönemde sıklıkla gözlemlenen, vücut enerjisini düşüren, kanda bulunan glukozun enerjiye dönüştürülemediği bir hastalıktır. İnsülin direncinin bir diğer adı ise ''Metabolik Sendrom'' olarak bilinmektedir. Bunun nedeni metabolizmayı aşırı derecede etkilemesi ve pankreasın enerjiye dönüşmeyen glukoz yerine sürekli olarak insülin salgılamasıdır. Üretilen bu insülin kandaki şeker sayısını daha fazla arttırarak vücut dengesini bozar ve zamanla farklı hastalıklara ortam hazırlamaya başlar. İnsülin seviyesinin kandaki normal değeri 100 mg/dl olmalıdır. 120 mg/dl ve 126 mg/dl değerlerinden yukarısı kişi için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

    İnsülin Direnci Neden Olur?

    Kişinin hayatını olumsuz derecede etkileyen insülin direnci çeşitli sebeplere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Bunların başında yaşam tarzı gelmektedir. Çok fazla enerji harcamayan, hareketsiz bir yaşam süren kimselerde insülin direncinin görülme sıklığı daha fazladır. Ayrıca genetik bir şekilde de gelişim gösterebilen bir hastalıktır. Yanlış beslenmenin sonucu olarak da çoğu zaman gözlemlenen bir hastalıktır. Bünye üzerinde kendini farklı şekillerde gösterebilmektedir. Yapılan yanlış diyetler, karbonhidrat ağırlıklı besin tüketimi, alkol kullanımı, sigara tüketimi, hormonal bozukluklar ve uyku apnesi gibi hastalıklar da insülin direncine neden olabilmektedir. Hastalık için genel bir yaş aralığı söylemek mümkün değildir. Yaşam tarzı hareketli olmayan herkeste görülebilecek bir durumdur.

    İnsülin Direnci Belirtileri Nelerdir?

    İnsülin direnci kendini cilt ve vücut üzerinde kolayca gösterebilen bir hastalıktır. Kan testi ile kolayca ortaya çıkan bir hastalık olmasına rağmen öncesinde ve sonrasında belirtilerini göstermeye başlamaktadır. İnsülin direnci;

    • Yüksek seyreden tansiyon
    • Kolesterol seviyesinde anormallikler
    • Göbek ve çevresinde yağlanma
    • Hormonal bozuklukların sebep olduğu kıllanmalar
    • Ciltte koyulaşmalar
    • Et benleri
    • Bel çevresinin kalınlaşması
    • Kilo verememek
    • Hızlı bir şekilde kilo almak
    • Cildin lekelenmesi

    Gibi belirtiler ile kendisini gösterir. Bu belirtilerden birkaç tanesinin gözükmesi halinde açık kan testleri yapılır ve kesin sonuç elde edilir. Daha sonra uzman doktor yönlendirmeleri ile birlikte tedaviye başlanır ve olası hastalıkların önüne geçilir. Bu sayede vücut sağlığı normal dengesine ulaştırılır. Bu süreçte doktor tavsiyeleri ve sunduğu tedavi olanakları büyük önem taşımaktadır.

    İnsülin Direnci Hangi Hastalıklara Sebep Olabilir?

    Belirtileri ile kolayca tespit edilebilen insülin direnci ; birçok farklı hastalıklara sebep olabilir. Bunun sebebi insülin direncine sebep olan yaşam tarzıdır. İnsüline karşı doğrudan direnç geliştiren bu hastalıklar pankreasın çok fazla çalışmasından kaynaklı olabileceği gibi insülinin ileri seviyesinde ortaya çıkabilen hastalıkları ve kardiyovasküler hastalıkları da kapsamaktadır. Bu hastalıkların oluşmaması için insülin direncinin açığa çıkmasının ardından uygulanan tedaviye uyum sağlamak çok önemlidir. Ayrıca beslenmeye dikkat etmek ve yaşam tarzını daha hareketli bir hale getirmek de bu hastalıkların önüne geçecektir. İnsülin direncinin sebep olabileceği hastalıkların tedavisi de insülin direncinin tedavisinden sonra yapılabilmektedir.

    Şeker Hastalıkları

    Şeker hastalığı insülin direncinin sebep olduğu başlıca hastalıklardan bir tanesidir. İnsülin direncinin bir sonraki evresi olarak da bilinir. İnsülin direnci tedavisinde dikkat edilmeyen durumlar ve gerçekleştirilmeyen tedavi ileriki aşamada şeker hastalığı, yani diyabet olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu durumun takibi kandaki şeker seviyesinin aralıklar ile ölçülmesiyle ortaya çıkar. İnsülin direncinin meydana getirebileceği şeker hastalığı iğneler ve ilaçlar ile kontrol altına alınabilir. Aynı zamanda uzman doktor tarafından tavsiye edilen beslenme düzeni de hastalığın kontrol altında ilerlemesine yardımcı olur. Şeker hastalığının kontrol altında tutulması ve tedavi edilmesi insülin direncinin tedavisinde de büyük bir rol oynamaktadır. Bu sebeple belirtiler kendisini gösterdiğinde mutlaka tedaviye başlanmalıdır.

    İnme

    Yaşamsal faaliyetlerin düzgün ilerleyebilmesi açısından büyük bir öneme sahip olan ve daha ileri sorunlara yol açabilecek inme, yine insülin direnci hastalığının bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Çünkü insülin direncinde enerjiye dönüştürülemeyen glukozun yerine pankreas tarafından sıklıkla salgılanan insülin bir zaman sonra kandaki şeker seviyesini yükseltir ve bu da yükselen şeker seviyesine bağlı olarak kandan pıhtı atmasına sebep olabilir. Böylece ortaya çıkan inme sonrası kişinin hayatı olumsuz yönde etkilenebilir. Bu sebeple inmenin önüne geçmek gerekmektedir. İnsülin direncinin tedavisine uyum sağlayarak inme gibi rahatsızlıkların önüne geçilir. İnme devamında ölüm ile sonuçlanabilen bir hastalık olabileceği için insülin direncinin belirtileri ilk görülmeye başladığı andan itibaren kişinin sağlığında büyük önem taşımaktadır ve en hızlı şekilde tedaviye başlanmalıdır.

    Kalp Hastalıkları

    İnsülin direncinin sebep olduğu şeker hastalıkları sonrasında ya da doğrudan insülin direnci sonrasında kalp hastalıkları gözlenebilmektedir. Bunun sebebi kanda yükselen şeker seviyesi sonrasında kalbin işlevinde ve temposunda meydana gelen değişikliklerdir. İnsülin direncinin tedavisinin gerçekleştirilmediği durumlarda ve kötü beslenmeye devam edildiğinde kalp krizi, kalp ritim bozukluğu, kalp kapak bozuklukları gibi hastalıklar yaşanabilmektedir. Bu durumlarda bu hastalıklar eş zamanlı ilerleyerek kişinin hayatını zor bir hale getirirler. Bu sebeple insülin direncinin tedavisinin uygulanması ve yaşamın daha hareketli bir hale getirilmesi ve dengeli beslenmek gerekmektedir.

    Tansiyon Hastalıkları

    İnsülin direncinin ve şeker hastalığının bir getirisi olarak tansiyon hastalıkları görülebilmektedir. İnsülin direnci birçok hastalık gibi tansiyon seviyesinin de normal düzeylerinden sapmasına sebep olabilir. Kanda artan şeker seviyesi sonrası kişinin tansiyonu çıkabileceği gibi kandaki glukoz enerjiye çevrilmediğinde kişinin tansiyonu düşebilir. Çok eş zamanlı ilerleyen iki hastalık oldukları için insülin direncinin tedavisi tansiyon hastaları için de oldukça önemlidir. Bunun yanı sıra tansiyon hastalıkları kötü beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Yağlı yemeklerden mümkün olduğunca uzak durulması bu gibi durumların önüne geçecektir. Tansiyon hastalıkları insülin direncine bağlı olan kardiyovasküler hastalıklar sonrası da ortaya çıkabilmektedir. Hastalıklar zincirleme bir şekilde birbirini takip edebilir.

    Karaciğer Yağlanması

    Kandaki şekerin enerjiye çevrilmediği durumlarda kişi sürekli açlık hissetmektedir. Bu durum daha fazla yemek yemeye yol açarken aynı zamanda karaciğerde yağlanma da meydana gelmektedir. Bu sebeple insülin direnci tedavisi büyük önem taşımaktadır. Karaciğerde yağlanma sorunu obeziteye, kardiyovasküler hastalıklara ve tansiyona sebebiyet verebilmektedir. Karaciğer yağlanmasını önlemek beslenme düzeninden geçtiği için insülin direncinin bu konudaki önemi büyüktür. İnsülin direncinin vücutta sağladığı dengesizlik sonucunda metabolizma farklı çalışarak şeker düşmesi, şeker yükselmesi, açlık gibi birbirinden farklı durumlara ortam hazırlamaktadır. Karaciğer yağlanmasının önlenmesi ve daha farklı hastalıklara sebep olmaması için insülin direncinin kapsamlı tedavisinin yapılması gerekir. Bu sebeple doktor tavsiyeleri dinlenerek daha hareketli bir yaşam oluşturulmalıdır.

    Obezite

    Obezitenin en büyük nedeni hormonal dengesizliklerdir. Obezite hastalığına sebep olabilen insülin direncinin bu hastalıktaki rolü; vücudun doyma hissini tanımayarak sürekli yeme ihtiyacı hissetmesi ve bu sebeple sağlıksız, sık beslenerek kilo alımına neden olması şeklinde bilinmektedir. İnsülin direnci obeziteye yol açarak kişinin hayatının daha hareketsiz bir hale gelmesine neden olur. Aynı zamanda vücutta yarattığı hormonal bozukluklar birbirinden farklı hastalıklara da sebep olabilir. Bu yüzden hem obezite için hem de insülin direncinin tedavisi için uygun bir tedavi sürecine girilmesi gerekir. İnsülin direncinin obeziteye sebep vermeden önce teşhis edilmesi ve tedaviye başlanması çok önemlidir. Gözlemlenen belirtiler ihmal edilmemelidir.

    İnsülin Direncinin Tedavisi

    Hastalığın ilerleme durumuna bağlı olarak hasta, uzman doktor tarafından diyetisyene yönlendirilebilmektedir. Bunun yanı sıra gün içi yapılması gereken egzersizler ve yürüyüşler de hastalığın tedavisinde etkin rol oynamaktadırlar. İnsülin direnci hedef kiloya göre farklı tedavi yöntemleri sunmaktadır. Bunun için vücut kitle endeksinin önemi büyüktür. Hastalığın ilerleme durumunda ilaç kullanımı tavsiye edilebilmektedir. Hastalığın diyabete dönüşmemesi için şeker kullanımı azaltılır, tuz ve un kullanımını azaltmak da tedavide hızla ilerlemeyi sağlayacaktır. Bunun yanı sıra bir diyet programı oluşturmak ve bir spor programı ile de bunu desteklemek hayat standartlarını yükseltecektir. İnsülin direncinin sebep olduğu diğer hastalıkları da önleyecektir. Ayrıca bununla da sınırlı kalmayarak kişiyi tehdit eden unsurları ortadan kaldıracaktır. İlaç tedavisi de kandaki şekerin oranını dengede tutmaktadır. 

    Spor & Beslenmenin İnsülin Direncinin Tedavisindeki Önemi

    Hareketli bir yaşam ile birlikte dengeli beslenme insülin direncine büyük ölçüde meydan okur. İnsülin direnci gelişen kişilerde de bu uygulamaların yapılması olası hastalıkların önüne geçerken insülin direnciyle savaşarak kandaki glukozun enerjiye dönüştürülmesini ve pankreastan salgılanan insülinin normal seyirlerde ilerlemesini sağlamaktadır. Metabolik Sendrom için düzenli sporun önemi büyüktür. Vücut enerji harcadıkça bünye kan şekerini enerjiye dönüştürmeyi daha fazla ihtiyaç haline getirecektir. Vücut işlevini olması gerektiği gibi gerçekleştirerek bu sorunu ortadan kaldıracaktır. Aynı zamanda doğru beslenme de vücuda olması gereken oranda şeker, yağ, karbonhidrat girişini sağlayacaktır. Bu da insülin direncinin tedavisi için çok önemli bir adımdır. Spor ve beslenme insan sağlığı için her konuda yardımcı iki etkendir.

    "Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz."

    Yazar Hakkında

    Tıbbi Yayın Kurulu

    Tıbbi Yayın Kurulu

    tarafından 24.06.2021 tarihinde onaylandı.

    İletişim Formu

    Yazar Hakkında

    Tıbbi Yayın Kurulu

    Tıbbi Yayın Kurulu

    tarafından 24.06.2021 tarihinde onaylandı.