Ülkemizde ve tüm dünyada en önemli sağlık sorunlarından biri kanserdir. Görülme sıklığı sırasına göre meme, prostat, akciğer, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri en çok görülen beş kanser türüdür. Ölüme neden olma açısından da tüm dünyada kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sırada kanserler yer almaktadır ve yakın bir gelecekte bu sıralamada birinci sıraya yükselmesi beklenmektedir.
Kanser tanı ve tedavisi farklı bir çok branştan çok sayıda uzman hekimin koordine bir şekilde çalışmasını gerektiren bir süreçtir. Tanı sürecinde radyoloji, nükleer tıp, girişimsel radyoloji ve patoloji bölümleri ön planda olmak üzere neredeyse tüm tıbbi uzmanlık dalları rol oynar. Tedavi süreçlerinde ise cerrahi branşlar (genel cerrahi, üroloji, göğüs cerrahisi, KBB, jinekoloji vs.), tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümleri sorumluluk alırlar. Tedavi sırasında ve sonrasında gelişebilecek ek problemlerin çözümünde de diğer uzmanlık alanlarından (psikiyatri, FTR, nöroloji, diyetisyen vs.) destek alınır.
Tıbbi onkoloji uzmanının birincil görevi yukarıda bahsedilen kanser tedavi ekibinin koordinasyonu ve hastaya en uygun tedavi modalitesinin belirlenmesinde öncü olmaktır. İkincil görevi ve ana çalışma alanı da sistemik kanser tedavilerinin (kemoterapi, hormonoterapi, hedefe yönelik tedavi, immünoterapi) uygulanması, tedavi yan etkilerinin ve hastalığın uzun süreli takibinin gerçekleştirilmesidir.
Ankara Koru Hastanesi Tıbbi Onkoloji Servisi
Tıbbi Onkoloji Bölümü hastanemizde iki ayrı katta hizmet vermektedir. On iki yatak kapasiteli gündüz tedavi ünitesi ve altı yatak kapasitesine sahip yataklı onkoloji servisi bulunmaktadır. Hastalarımızın sistemik tedavileri Tıbbi Onkoloji uzman hekimleri tarafından belirlenmekte ve bölümümüz bünyesindeki kanser alanında özelleşmiş hemşireler tarafından uygulanmaktadır.
Günümüzde kanser tedavisinde kullanılan ilaç seçenekleri baş döndürücü bir hızda artmakta ve gelişmektedir. Bu sayede kanser tedavisinde başarı her geçen gün artmaktadır. Bu ilerlemenin getirdiği en büyük zorluk ise güncel bilimsel verilerin takibidir. Tıbbi onkoloji uzmanı güncel bilimsel verileri takip etmek ve hastalarını en yeni, en iyi kanser tedavilerine ulaştırmakla mükellef kişidir. Tıbbi onkoloji bölümünde uygulanan tedaviler uluslararası standartlarda gerçekleştirilmekte, güncel tedavi yaklaşımları sürekli takip edilmekte ve bu yaklaşımlar dışına kesinlikle çıkılmamaktadır.
Kanser tedavisindeki başarının diğer bir anahtarı ise tedavinin ortak ve uyumlu bir çalışmanın ürünü olmasıdır. Tıbbi Onkoloji bölümümüzde tedaviler belirlenirken, bu konuda hastanemizin en büyük gücü olan "Multidisipliner Onkoloji Konseyi" nin desteği alınmaktadır. Tedavi sonrası takipleri ise tıbbi onkoloji uzmanları ve radyasyon onkolojisi, fizik tedavi, radyoloji, cerrahi branşlar, nükleer tıp, patoloji, tıbbi genetik, klinik psikoloji, rehabilitasyon, psikiyatri ve beslenme uzmanları ile yapılan işbirlikleri içinde gerçekleştirilmektedir. Dahası kanser alanında özelleşmiş hemşirelerimizin sağladığı hemşirelik bakım ve hizmeti de Tıbbi Onkoloji kliniğimizi bir adım öne taşımaktadır.
Tıbbi Onkoloji Hangi Hastalıklarla İlgilenir ?
Tıbbi onkoloji bölümü hematolojik maligniteler dışındaki tüm malign hastalıklarla ilgilenir:
- Beyin tümörleri (glioblastoma multiforme, astrositom, oligodendrogliom...)
- Baş boyun kanserleri (dil, ağız içi, nazofarenks, larenks, orofarenks, tiroid ...)
- Akciğer kanserleri
- Meme kanserleri
- Gastrointestinal sistem kanserleri (Özofagus, mide, pankreas, karaciğer, safra kesesi, ince bağısrak, kalın bağırsak, rektum, anüs)
- Jinekolojik kanserler (Over, fallop tüp, endometriyum, serviks, vajen, vulva)
- Ürolojik kanserler (böbrek, üreter, mesane, üretra, testis, penis)
- Cilt kanserleri (Malign melanom, yassı hücreli karsinom, bazal hücreli karsinom...)
- Sarkomlar (Osteosarkom, Ewing sarkomu, yumuşak doku sarkomları...)
Tıbbi Onkoloji Bölümünün Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Tıbbi onkoloji bölümü kanserin ilaçla (sistemik) tedavi kısmını üstlenmektedir. Tedavi yöntemlerini temel olarak anti-kanser (kanser hücresilerini yok etmeyi hedefleyen) ve destek (hastanın şikayetlerini gidermeye ve beslenmesini düzenlemeye yönelik) tedaviler olarak iki ana başlıkta toplayabiliriz. Tıbbi onkolojinin asıl tedavi alanı olan anti-kanser ilaçlar; kemoterapötikler, hormonoterapötikler, hedefe yönelik (akıllı) ilaçlar ve immünoterapi ilaçlarından oluşmaktadır. Kanser tedavisinde ilaç tedavisi dört temel amaçla kullanılmaktadır. Birincisi neoadjuvan tedavi olarak adlandırılan kanserin ana tedavisi (genellikle ameliyat) öncesinde tümörün küçültülmesini amaçlayan ilaç tedavisidir. İkincisi adjuvan tedavi; ana tedavisi (cerrahi veya kemoradyoterapi) uygulanmış olan hastalarda kanserin tekrarlama ihtimalini azaltmak için uygulanan ilaç tedavisidir. Üçüncüsü ise definitif tedavilerdir; radyoterapi ile eş zamanlı olarak uygulanan ve kanserin tamamen iyileştirilmesini hedefleyen ilaç tedavileridir. Sonuncusu da palyatif tedavi olarak adlandırılan tümör boyutunun küçültülmesini, hastanın şikayetlerinin azaltılmasını, yaşam konforunun arttırılmasını ve beklenen yaşam süresinin uzatılmasını hedefleyen tedavilerdir.
Kemoterapi
Kemoterapi ilaçları güncel onkkoloji pratiğinde en sık kullanılan anti-kanser ilaç grubudur. Kanser hücresini direkt olarak öldürmeyi hedefleyen bir çok farklı ilaç grubunun bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Bu ilaçlar kanser hücrelerini öldürüken seçici davranmamaktadırlar. Kanser hücrelerinin beraberinde vücudun hızlı çoğalan ağız içi, barsak, kıl kökleri, kemik iliği gibi hücrelerinin de ölümüne yol açabilmektedirler.
Kemoterapi uygulamaları bazen tek bir ilacın, bazen de birden fazla ilacın birlikte uygulanması şeklinde gerçekleştirilmektedir. İlaç seçiminde en önemli faktör kanserin tipidir. Örneğin meme kanserinde çok etkili olan ve tercih edilen bir kemoterapi ilacı kalın bağırsak kanserinde aynı etkinliğe sahip olmadığı için kullanılmayabilir. Bunun yanında hastanın yaşı, ek hastalıkları, ilaçların yan etki profilleri ve hasta beklentileri gibi bir çok faktör de tedavi belirlenmesi sırasında göz önüne alınır. Kemoterapi ilaçları yine benzer nedenlerle farklı kanser türlerinde farklı sıklıklarda (haftalık, 2 haftalık, 3 haftalık vs periyotlarla) ve farklı sürelerde (3 ay, 6 ay vs veya hastalık ilerlemesi yada tolere edilemeyecek yan etkiler gözlenene kadar) uygulanmaktadır. İlaç uygulamaları genellikle intravenöz (toplar damar içine) veya oral (ağızdan tablet şeklinde) yolla olmaktadır. Bunun yanında nadiren intraarteriyel (atar dama içine), intrakaviter (örneğin karın içi boşluğu gibi kapalı bölgelerin içine), topikal (krem şeklinde cilt üzerine) uygulama yöntemleri ile de kemoterapi uygulamaları yapılabilir.
Kemoterapi ilaçları kanser hücrelerine karşı seçici bir etkinliğe sahip olmadığı için yan etkileri de çok geniş bir yelpazede bazen de ciddi boyutta olabilir. Ancak yan etkilerin önüne geçmek için de bir çok ilaca sahip olduğumuz için, özellikle bulantı-kusmanın önlenmesi ve bağışıklık sisteminin gücünün korunması noktalarında, yan etki kontrolü genellikle rahatlıkla sağlanabilmektedir.
Hormonoterapi
Hormonoterapi meme kanseri, prostat kanseri ve bazı jinekolojik kanserlerde kullanılmaktadır. Bu kanserlerin bazı alt tiplerinde tümör büyümesi hormonal etkiye bağlıdır. Hormonoterapinin ana amacı tümöre büyüme sinyali veren östrojen veya erkeklik hormonlarının etkisini ortadan kaldırmak veya azaltmaktır. Hormonoterapi bazen tek başına bazen de diğer ilaçllarla birlikte uygulanabilir. Uygulama şekli ağızdan tablet şeklinde veya 1 veya 3 aylık depo enjeksiyonlar şeklindedir. Opere edilmiş meme kanserinin nüks riskini azaltmak için 5-10 yıl kullanılabildiği gibi, metastatik prostat kanserinde ömür boyu kullanımı da gündeme gelebilir. Tedavi süresi hastalık tipi, hastalık evresi gibi faktörlere bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Kullanımı oldukça kolay ve yan etki profili açısından da bir o kadar güvenli ilaçlardır. Ancak hormona bağımlı kanser türlerinin kısıtlı sayıda olması bu ilaçların birçok kanser türünde tedavi seçeneği olamayacağı anlamına gelmektedir.
Hedefe Yönelik Tedavi (Akıllı İlaçlar)
Hedefe yönelik ilaçlar onkoloji pratiğinde son yılların en gözde tedavi seçeneklerinden birini oluşturmaktadır. Bu ilaç grubu temel olarak kanser hücresindeki bir genetik bozukluğu (mutasyonu) veya reseptörü (hücrede ileşimi sağlayan birim) hedef alan ilaçlardır. Akciğer kanserleri, malign melanom, böbrek hücreli kanser, meme kanseri, kolon kanseri başta olmak üzere bir çok kanserde hedefe yönelik tedaviler kullanılabilmektedir. Kemoterapiden temel farkı kanser hücreleri üzerindeki bir hedefi vurmayı amaçlamalarıdır. Bu nedenle yan etki profili açısından kemoterapiye kıyasla çok güvenilirdirler. Ayrıca kemoterapiyi çok düşkün hastalarda kullanmak bazen mümkün olmasa da hedefe yönelik ajanların ileri derecede düşkün hastalarda kullanımı çoğu zaman düşük yan etki profili nedeniyle mümkün olabilmektedir. Yan etkilerinin nispeten çok daha az olmasına rağmen etkinliği genellikle kemoterapiden daha yüksektir. Hedefe yönelik ilaçlar çoğunlukla ağızdan tablet olarak veya damar içine uygulanarak kullanılmaktadır. Malesef bu güzel özelliklerinin yanında her kanserde bu ilaçların etki edebileceği hedefin olmayışı kullanım alanını daraltmaktadır.
İmmunoterapi (Bağışıklık Tedavisi)
İmmünoterpi güncel onkoloji pratiğinde ulaşılan en yeni ve en üst noktadır. Normal koşullarda sağlıklı bir immün (bağışıklık) sistem insan organizmasına dışarıdan gelen tüm yabancılarla (virüs, bakteri vs) savaş halindedir. Kanser hücresi her ne kadar organizmanın kendi hücresi olsa da geçirdiği mutasyonlar ve değişen antijen yapısı nedeniyle artık bir yabancıdır. Bağışıklık sistemi normal koşullarda kanser hücresini yabancı olarak görür ve yok eder. Ancak kanser hücresi de bağışıklık sistemi hücrelerinden kaçabilmek için bağışıklık hücrelerini inaktive edecek (uyutacak) bazı maddeler salgılar. İmmünoterapideki temel amaç inaktive haldeki (uyuyan) bağışıklık hücrelerini aktive etmek (uyandırmak) ve tekrardan savaşa dahil etmektir. Tüm dünyada akciğer kanserleri, malign melanom, böbrek hücreli kanserler başta olmak üzere çok geniş bir kanser türünde kullanımı onaylanmıştır. Güncel tıbbi araştırmalar immünoterapiye yoğunlaşmıştır ve gelecekte bu ilaçların daha geniş bir kullanım alanın olacağı beklenmektedir. İmmünoterapi ilaçlarının tamamı damar içine 2 veya 3 haftada bir uygulamalar şeklinde kullanılmaktadır. Organizmada halihazırda bulunan savunma sistemini aktive ettiği ve bu savunma sisteminin normal hücre ile kanser hücresini ayırabilme yetisi olduğu için yan etkiler açısından oldukça güvenli ilaçlardır. Ancak yeni bir tedavi şekli olması ve henüz standardize edilememiş bazı yönlerinin bulunması ile oldukça pahalı bir tedavi seçeneği olması kullanımını kısıtlayan faktörlerdir.