Bebekler göz hastalıkları ve görme problemleri ile doğabilirler. Doğuştan katarakt ve göz tansiyonu bunların en önemlilerindendir. Her bebek 3 ay ile 1 yaş aralığında ilk göz muayenesini olmalıdır.
Bebeğinizin gözünde beyazlık, bulanıklık gibi değişiklikler fark ediyorsanız mutlaka doktorunuza danışınız. Özellikle 32 haftadan önce ve 1,5 kilogram altında doğan prematüre bebekler doğumdan 1 ay sonra mutlaka göz kontrollerini yaptırmalıdırlar. Prematüre retinopatisi taraması mutlaka yapılmalıdır.
Ailede görme kusuru, göz tembelliği ve genetik özellik taşıyan göz rahatsızlıkları var ise mutlaka göz doktoruna başvurmak gerekir.
Erken çocukluk döneminde fark edilen görme kusurları (miyopi, astigmatizma, hipermetropi) ve şaşılıklar düzeltildiğinde göz tembelliği önlenmiş olur. Göz tembelliği gelişmiş ise yapılacak tedaviler (gözlük, kapama tedavisi gibi) ile görme keskinliği artışı sağlanabilir. Okul dönemindeki çocuklarda görme sorunlarının okul başarısını etkileyebileceği unutulmamalıdır. Yapılacak olan ilk muayene sonrası takip sıklıkları doktorunuz tarafından belirlenir.
Diyabetik Retinopati
Diyabetik retinopati diyabete bağlı gözde oluşan değişikliklere verilen isimdir. Diyabetin süresi, kan şekeri seviyesinin yüksekliği, hipertansiyon, kolesterol seviyesinin yüksekliği gibi nedenler diyabetik retinopatinin gelişiminde rol oynar.
Erken dönemde retinadaki kan damarlarında küçük damar baloncukları (mikroanevrizma) oluşur. Retinopati ilerlemeye devam ettikçe retinadaki kan damarlarından çevre dokulara sızıntılar ve kanamalar olmaya başlar. Bu sızıntılar makula dediğimiz görme merkezini etkileyecek olursa görme keskinliğinde değişiklikler meydana gelebilir.
Retinopati ilerledikçe retinadaki kılcal damarlar artık yeterince oksijen taşıyamaz hale gelir. Bu durumda vücut yeni kan damarları oluşturmaya başlar ancak bu damarlar kırılgan yapıda oldukları için göz içi kanamalara (vitreushemorajisi) sebep alabilir. Görme keskinliğinde ani azalma, göz önünde uçuşan lekeler görme gibi belirtiler göz içi kanamanın habercisi olabilir. Bu aşamada argon lazer fotokoagülasyon tedavisi ve eşlik eden makula ödemi de var ise göz içi enjeksiyonlar yapılarak görme keskinliğini korumak ve mümkün olduğunca artırmak hedeflenir.
Kan şekerinin sıkı kontrolü varsa eşlik eden diğer hastalıkların (hipertansiyon, hiperkolesterolemi gibi) tedavisi ile retinopatiden korunmak mümkündür. Ancak en önemlisi düzenli yaptırılması gereken göz dibi muayenesidir. Göz dibinin detaylı incelenmesi sonrasında optik koherans tomografi (OCT), fundusfloreseinanjiografi (göz anjiografisi) uygulanabilen tetkiklerdir.
Retinopatinin evresine göre muayene sıklıkları doktorunuz tarafından belirlenir.
Sarı Nokta Hastalığı / Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu
Makula gözün görme keskinliği en yüksek olan bölgesidir. Okumak, araç kullanmak, iğneden ipliği geçirmek gibi ince işleri yapabilmek için makula sağlıklı olmalıdır.
Hastalığın belirtileri: Görme keskinliğinde azalma, düz çizgileri eğri veya kırıklı görme, daha çok ışığa ihtiyaç duyma, yüzleri tanımada güçlük, merkezi görmede bozukluk olarak sıralanabilir.
Risk faktörleri: Hastalığın adından da anlaşılacağı gibi 1. risk faktörü yaştır. 55 yaş ve üzeri kişilerde özellikle ailede sarı nokta hastalığı varsa risk belirgin olarak artmaktadır.
Sigara, hiperlipidemi, obezite ise düzeltilebilir diğer risk faktörleridir.
Hastalığın 2 tipi mevcuttur: Kuru tip ve yaş tip.
Kuru tip hastalıkta makula bölgesinde oluşan birikintiler zaman içerisinde görme keskinliğinde değişikliklere sebep olabilir. Çeşitli vitamin takviyeleri ile sarı nokta desteklenerek görme keskinliği korunabilir.
Yaş tip hastalıkta makula bölgesi altında olmaması gereken anormal damar yumakları oluşur ve bunlar makulada ödem ve kanamaya sebep olurlar. Bu gibi durumlarda göz içi enjeksiyonlar ile hastalığın ilerlemesi durdurulabilir ve görme keskinliğinde artış sağlanabilir.