Çalışan Kalpte Bypass Ameliyatı
Çalışan kalpte bypass, cerrahların göğüs boşluğunu açmadan minimal invaziv kalp cerrahisi gerçekleştirmesine olanak tanıyan yenilikçi ve yeni bir teknolojidir.
Çalışan Kalpte Bypass, koroner arter bypass greftleme cerrahisini gerçekleştirmek için devrim niteliğinde yeni bir tekniktir. İşlem, göğüs boşluğunu açmak yerine hastanın göğsünün ön tarafında küçük bir kesi kullanır. Bu yaklaşım, hastaların korener arter bypass ameliyatı sırasında yaşadığı travma miktarını azaltır.
Neden Önemli?
Korener arter bypass greftleme, dünya çapında en sık yapılan ameliyatlardan biridir. Kalp kasına kan sağlayan arterlerdeki tıkanıklıkların giderilmesini ve ardından bunların vücudun başka yerlerinden alınan sağlıklı kan damarlarıyla değiştirilmesini içerir. Bu prosedürün kalp krizi sonrası ölüm riskini %50'ye kadar azalttığı gösterilmiştir. Bununla birlikte, geleneksel açık göğüs korener arter bypass greftleme, sternumun (göğüs kemiği) ortasında büyük bir kesi gerektirir ve bu da hastaları enfeksiyona ve diğer komplikasyonlara karşı savunmasız bırakır.
Bu Teknolojiden Kimler Yararlanabilir?
Çalışan kalpte bypass, kasık bölgesindeki küçük kesiler yoluyla koroner arter sistemine erişim sağlamak için tasarlanmıştır. Bu tür ameliyatlardan fayda görecek hastalar arasında daha önce kalp krizi, şiddetli anjina veya yüksek kolesterol düzeyleri olan hastalar bulunur.
Nasıl çalışır?
Çalışan kalpte bypass, femoral artere (bacaktaki ana kan damarı) ve ardından aorta (vücuttaki en büyük arter) bir tüp yerleştirmek için bir kateter kullanır. Tüpün ucundaki bir balon, kalbe giden kan akışını engellemek için aortun içinde şişer. Bu, arterin tıkanmış bölümünün çevresinde geçici bir "bypass " oluşturur. Cerrahlar daha sonra hasarlı kalp dokusunu onarmak için başka araçlar kullanır.
Avantajları Nelerdir?
Geleneksel açık göğüs cerrahisi yerine çalışan kalpte bypass kullanmanın birkaç avantajı vardır. İlk olarak, prosedür geleneksel açık göğüs cerrahisinden daha az invazivdir çünkü göğüs boşluğunun açılmasını gerektirmez. İkincisi, genel anestezi ihtiyacını azaltır, bu da hastaların daha hızlı iyileşmesi ve hastanede daha az gün geçirmesi anlamına gelir. Üçüncüsü, enfeksiyon ve kanama riskini azaltır. Dördüncüsü, anestezi altında geçirilen süreyi azaltarak hasta sonuçlarını iyileştirir. Beşincisi, felç, böbrek yetmezliği ve ölüm gibi komplikasyon riskini azaltır. Altıncısı, gelecekteki ameliyat riskini azaltır. Yedincisi, uzun süreli iyileşme süreleri ile ilişkili riski azaltır. Sekizincisi, hastanın bacaklarda kan pıhtılarının oluştuğu bir durum olan derin ven trombozu (DVT) geliştirme riskini azaltır. Dokuzuncusu, hastanın kan pıhtılarının akciğerlerden geçtiği başka bir durum olan pulmoner emboli (PE) geliştirme riskini azaltır. Onuncu, hastaların ameliyat sonrası ağrı çekme riskini azaltır.