Bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığı olan ve toplumda bilinen adı ile verem, Mycobacterium tuberculosis denilen bakterinin solunum yollarından vücuda girmesiyle özellikle akciğerlerde yaygın iltihap gelişmesine sebep olmaktadır. Tıp dilinde Tüberküloz olarak da adlandırılmaktadır. Aktif olarak akciğer veya gırtlak veremi bulunan hastalar verem mikrobunun kaynağı olarak görülmektedir. Mikrop hasta kişilerin solunum yolundan nefes vermesi, hapşırması veya öksürmesi yolu ile yayılmaktadır. Bu ortamda bulunan sağlıklı kişiler Mycobacterium tuberculosis adlı mikrobu solunum yolu vasıtasıyla almakta ve hastalık bu yolla yayılmayı sürdürmektedir.
Verem (Tüberküloz) Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Tüberküloz ya da verem mikrobuyla karşılaşan kişiler aylar boyunca vücutta bir belirti hissetmemektedir. Sağlıklı bir bireyden farklı olmazlar. Bu dönemde hastaların bağışıklık sistemi Mycobacterium tuberculosis bakterisiyle savaşmaktadır. Hastalığı önlenmeye çalışılsa da bağışıklık sistemi yeterli direnci gösteremediği durumda veremin tüm mikropları aktif duruma gelmekte ve verem hastalığı başlamaktadır. Hastalığın en başından beri çeşitli insanlarda gözlenen veremin belirtileri ise şöyle olmaktadır;
- En az 15 günden fazla süren kuru öksürük ve ilerleyen dönemlerde öksürük nöbeti şikâyetleri
- Gün aşırı yüksek ateş ve gece terlemeleri
- Şiddetli şekilde baş gösteren göğüs ağrısı
- Hızlı kilo kayıpları ve iştahsızlık durumu
- Halsizlik, zamansız yorgunluk halleri
- İdrarda kan görülmesi, şiddetli baş ağrıları çekme
- İlerleyen dönemlerde ise kanlı balgam şikâyeti
Verem Nedenleri Nelerdir?
DSÖ yani Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada bulunan bütün hastalıkların %2,5’i önlenebilir, ölümlerin ise %26’sı verem hastalığı oluşturmaktadır. Bu hastalığın en yaygın görüldüğü yerler ise Doğu Asya, Güney Asya ve Afrika kıtalarıdır. Ancak dünyanın tüm kıtalarında bu hastalık görülmektedir. Yılda 9,2 milyon kişinin tüberküloz hastalığıyla karşılaşmasına sebep olmaktadır.
Verem hastalığında görülen artışlar genellikle yoğun göç ve AIDS hastalığına bağlı olarak değişmektedir. Ancak sanayileşmeyle artan göç oranı hastalığın bulaşıcı olma durumunu kolaylaştırmaktadır. AIDS hastalığı ile de zayıflayan bağışıklık sistemi de kişinin veremin mikrobuna karşı savunma durumunu da azaltmaktadır. Ortaya çıkan verilere göre hastalığın en sık görüldüğü yer Sahra Güneyi Afrika, AIDS hastalığın da en çok görüldüğü kıtadır.
Verem Tanısı Nasıl Konulmaktadır?
Verem hastalığının şikâyetleriyle birlikte veremin işaret eden akciğer grafiği, tüberküloz olma durumunu akla getirmektedir ancak bu kesin tanı için yetersiz kalmaktadır. Kesin bir tanı konulması için öncelikle balgam kültürü alınmaktadır. Mycobacterium tuberculosis bakterisinin varlığı laboratuvar ortamında incelenmelidir. Tanı konulduğunda hastadan alınmış olan balgam örnekleri mikroskobik araçlar yardımı ile incelenmesi tamamlanır sonuçlara göre de kesin bir tanı konulmaktadır.
Özellikle hastalarda öksürük şikâyetlerinin sigara, soğuk algınlığı gibi farklı nedenlere bağlanması ile hastalar doktor kontrollerine/muayenelere gitmemektedir. Bu durumda hastalığın ilerlemesi ise kaçınılmaz olmaktadır. Yukarıda sayılan belirtiler olması halinde geç olmadan önlem amaçlı bile olsa mutlaka göğüs doktorlarımıza görünmelisiniz.
Tüberküloz hastalığı kişi kadar toplumun genelini de etkileyen ve tehdit eden çok ciddi bir hastalık olmaktadır. Bundan dolayı düzenli olarak toplumda bilgilendirme yapılmalıdır. Doğru teşhis ve etkili tedavi uygulamasının yapılması için belirtilerin ilk dakikadan itibaren önemsenmesi ve uzman bir göğüs hastalıkları uzmanı tarafından detaylı bir muayene edilmesi gereklidir.
Verem Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Verem tedavisi için geliştirilmiş tüm ilaçlar, hastalığın başlangıç evresinde büyük oranda iyileştirici etki göstermektedir. Bu şekilde hasta en kısa sürede sağlığına kavuşmaktadır. Veremin tedavisi için dört farklı yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemleri zamanında uygulayan hastaların neredeyse tamamı başarılı şekilde tedavisi yapılmaktadır.
Veremin ilaç tedavisi için belirlenen süre en az 6 ay olmakla birlikte hastalığın şiddetine, toplumda görülme oranına, kişinin yaş durumu ve diğer hastalık öykülerine göre tedavi süresi değişiklik göstermektedir. Etkili bir tedavi sağlanması için belirtilerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi, erken tanıyla hastalığın kontrol altına alınması çok büyük önem arz etmektedir.
Tüberküloz yani verem hastalığının belirtilerinden bir ya da birkaçını son zamanlarda taşıyorsanız mutlaka bir uzman doktorumuza görünmelisiniz. Zamanında yapılan doktor takibi ile hastalığı önleyebilirsiniz.
Verem Aşısı
Tüberküloz hastalığı toplumları ciddi oranda etkilemiştir. Ülkemizde özellikle Zonguldak gibi yoğun kirli havaya maruz kalan kişilerde bu hastalık kimi zaman yüksek oranda artış göstermektedir. Bu durumun önüne geçilmesi için aşı çalışmaları yapılmaktadır. Verem aşısı ile bu hastalık önlene bilinmektedir.
Verem Hastalığı Riski Kimlerde Daha Yüksektir?
Sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip olan kişilerde verem mikrobu bulaşsa dahi vücut bakteri ile savaşır ve etkilenmez. Ancak bireyin bağışıklık direnci yoksa ya da normalden daha düşükse vücut etkili bir şekilde savunma sistemi kuramaz.
Hastalıklar, genellikle bulunduğunuz yaşam koşulları ve başka tıbbi sorunları giderme amacıyla kullanılan ilaçlar gibi daha birçok farklı nedene bağlı olarak bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır. Bunlar arasında en çok HIV/AIDS, diyabet, kanser türleri, şiddetli böbrek rahatsızlıkları, kemoterapi içeren bazı kanser tedavileri, hastalara nakledilen organların reddedilmesini önleme amacı ile yapılan bağışıklık baskılayıcı ilaçlar, romatoid artit, romatoid artid, Crohn hastalığı, uyuşturucu kullanımı, kötü beslenme, sedef tedavisinde kullanılan bazı ilaç türleri sayılabilir. Ayrıca aşırı derecede tüketilen alkol, tütün kullanımı bağışıklık sistemini zayıflattığından dolayı verem hastalığını yarattığı komplikasyonlar neticesinde ölme riskini büyük oranda arttırmaktadır.
Tüberküloz hastalığının ve ilaçlara dirençli tüberküloz türlerinin genel olarak görüldüğü bu bölgelere seyahat etmek ya da o bölgelerde düzenli olarak ikame etmek verem hastalığına yakalanma riskini arttırmaktadır. Bu bölgeler arasında en çok bilinen Doğu Avrupa, Afrika, Asya, Karayip Adaları, Rusya ve Güney Amerika bulunmaktadır.
Sağlık hizmetlerinde çalışan tüm görevliler özellikle hasta olan kişilerle düzenli temas halinde olanlar bu bakterilere diğer kişilere oranla daha fazla maruz kalmaktadır. Maske takmak ve düzenli olarak el yıkamak, dezenfektan kullanmak bu riski oldukça azaltmaktadır. Ayrıca evde bakım hizmeti vermek ya da hapishane, psikiyatri hastanelerinde, huzur evlerinde çalışan kişilerde bu tarz hastalarla temas kurduklarında hastalığa bulaşma riskleri artmaktadır. Aşırı kalabalık ve havalandırması kötü olan yerlerde her neresi olursa olsun bu tarz bulaşıcı hastalıklara yakalanma oranı yüksek olmaktadır.
Gizli Verem Hastalığı Nedir?
Latent (gizli) verem hastalığı durumunda kişilerde bir hastalık belirtisi durumu nadir orandır. Bu hastalarda veremin bakterisi bulunur. Yani bir enfeksiyon durumu vardır. Ancak bakteriler vücutta aktif olmayan bir durumla karşı karşıya kalırlar. Bundan dolayı belirti veya semptom görülmemektedir. Gizli tüberküloz hastalığı TB enfeksiyonu bulaşıcı olmamaktadır. Ancak hastalığa teşhis konulmasında gecikme durumu olursa gizli olan veremden aktif olan verem hastalığına dönüşme görülebilir. Bundan dolayı tedavi gizli tüberküloz hastalığı olan kişilerde verem hastalığının hemen tedavi edilmesi, hastalığın yayılmasını ve kontrolüne yardımcı olmak için önemli olmaktadır. Tüm dünyada yapılan araştırmalar neticesinde tahminlere göre dünya çapında yaklaşık 2 milyar insanda gizli tüberküloz hastalığı bulunmaktadır. Bu hastalığın kolayca anlaşılmasını sağlayacak bir belirtisi olmaması hastalığın düzenli kontroller ile anlaşılmasını sağlamaktadır.
Aktif Verem Hastalığı Nedir?
Aktif verem hastalığında TB bakterileri vücutta aktif haldedir. Bu durumda enfekte ettikleri kişileri hasta hale getirirler. Bu durumdaki bireyler hastalığı çevrelerindeki kişilere de kolayca yayabilirler. Tüberküloz da TB bakterileriyle enfekte olunduktan ancak birkaç hafta sonra ya da bazı kişilerde görüldüğü üzere yıllar sonra da ortaya çıkabilir. Aktif verem hastalıklarında veremin neredeyse tüm belirtileri sırayla görülmeye başlanır. Tedavisi yapılmayan ya da ertelenen, geç fark edilen hastalıklarda maalesef ölümcül sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Hastalık ilk başta akciğerleri etkiler, önemsenmemesi durumunda yavaşça kan dolaşımına etki eder daha sonra damarlar yolu ile böbrek, omurga ve beyin gibi vücudun diğer organlarına da yayılması görülebilir. Enfekte olan organ yapısı, bağışıklık durumuna göre farklı belirtilerde olabilir.
Omurga veremi sırt ağrılarına ve sertliklere yol açmaktadır. Verem artrit ise kalça ile dizi etkilemekte ve eklem hasarına neden olmaktadır.
Beyinde meydana gelen verem bakterileri menenjite yol açar. Yani beyni kaplayan zar tamamen şişmektedir. Haftalarca ya da aylarca devam eden kalıcı bir baş ağrısı da bu hastalarda görülmektedir. Şişme ile hastalarda zamanla zihinsel yetilerde bozulma ve farklı değişmelerde de olmaktadır.
Böbrek vereminde ise idrarda kan görülmesi ile başlanabilir. Karaciğerlerde ise tıpkı böbreklerde olduğu gibi kan dolaşımında bulunan atıkları ve kirleri filtre etmeye yaramaktadır ancak veremin yapısından etkilenirse tüm işlevini yitirebilir. Nadirde olsa bazı verem vakalarında kalbin kanı düzgün bir şekilde pompalamasını engelleyecek şekilde dokulara zarar verdiği de görülmektedir. Bu durumda hastaya tedaviye hemen başlanması gerekmektedir. Ağrı durumunu azaltacak bir tedavi ile hastalığın diğer organları etkilemesi durumu engellenir.
Verem hastalığı durumunda erken teşhis, tanı ve tedavi uygulanması için hemen uzman bir göğüs hastalıkları doktorumuzdan yardım alınız. Yapılacak muayene ve kontroller ile sağlığınıza yeniden kavuşunuz. Ayrıntılı bilgi için iletişim kanallarımızı kullanınız.