Lejyoner hastalığı, Legionella adı verilen bir bakteri türünün neden olduğu ciddi bir akciğer enfeksiyonudur. Kişiden kişiye temas yolu ile bulaşma durumu yoktur. Bu tarz hastalıklarda çoğu insan bakterileri solunum yolu ile almaktadır. Bu hastalık ilke kez 1976 yılında Amerikan lejyonerlerinin katılmış olduğu bir toplantı sırasında salgın halinde görülmüştür. Bilim insanları hastalığı ilk defa 29 kişinin hayatını kaybettiği bu salgın olayının 6 ay sonrasında yani 1977 yılında tanımladılar. Hastalık için antibiyotik gelişimi günümüzde bulunmaktadır. Lejyonere karşı yapılan araştırmalarda elde edilen bulgulara göre bu hastalığın erkeklerde daha sık görüldüğü de ortaya çıkmaktadır. Kadınlarda ise daha seyrek bir şekilde hastalık görülmektedir. Su kaynaklı bir hastalık olduğundan belirli bir bölgede değil tüm dünyada bu hastalığa yakalanma durumu vardır.
Bakteriye maruz kalan pek çok insan hastalığa yakalanma durumu yaşamazlar. Ancak yaşlılar, çok sigara tüketenler ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar enfeksiyon gelişimi açısından risk altında olduklarından bulaş oranı bu kimselerde görülmektedir.
Lejyoner hastalığı sırasında yüksek ateş, titreme, halsizlik, nefes darlığı çekme, baş ağrısı gibi hastalık belirtileri olabilmektedir. Tedavide ise genellikle antibiyotik kullanılmaktadır. Erken tanı ve teşhis ile tedaviye başlanırsa komplikasyon gelişimi engellenmektedir ve hayat kurtarıcı bir tedavide de bu aşamada atılır. Geç kalınması halinde ise ölümcül sonuçlar bile doğurmaktadır.
Lejyoner Hastalığı Nedir?
Legionella pneumophila adla bakterinin neden olduğu nadir ancak ciddi bir akciğer enfeksiyon rahatsızlığı olarak bilinir. Jakuzili havuz, havalandırma sistemleri, klima gibi ortamlar olduğunda solunum yolu ile bulaşma oranı artmaktadır. Herkesin de bildiği bakteriler ya da virüsler genelde insanların toplu olarak bulunduğu yerlerde daha hızlı yayılmaktadır. Oteller, toplantı yerleri, alışveriş merkezleri, hastane ya da ofisler gibi alanlar bunun için en doğal örneklerdir. Lejyoner hastalığında ev ortamında bulaş oranı yok denecek kadar az olmaktadır.
Lejyoner hastalığı için şu ana kadar herhangi bir aşı bulunamamıştır. Hastalık genelde tanı ve teşhis sonrası antibiyotik ve istirahat ile tedavi edilmektedir.
Lejyoner Hastalığı Nedenleri Nelerdir?
Hastalığın en etken maddesi olan Legionella bakterisi genellikle nehirler, akarsular ve göller başta olmak üzere tüm tatlı su ortamlarında bulunmaktadır. Legionella adı verilen bu bakteri ayrıca toprakta da bulunabilir fakat insanlar topraktan bakteri kapmamaktadır. Bu hastalığı ev tesisat sistemleri yolu ile kapmak mümkün olsa da çoğu salgın durumları otel gibi insanların toplu yaşadığı yerlerde görülebilir.
Ayrıca ılık suda kolay bir şekilde çoğalabilen Legionella bakterisi bir binanın kirlenmiş atık su dağıtım sistemi yolu ile de yayılmaktadır. Ancak hastalık havada asılı bir şekilde duran su damlacıklarının solunması vasıtasıyla insanlara bulaşmaktadır. Bu bakterinin boyutu o kadar küçük bir haldedir ki su buharı gibi küçük su damlacıklarının içine yerleşerek havaya da karışabilir. Sauna, hamam ya da kaplıca havuzu gibi sıcak sulardan çıkan buhar damlacıklarının solunması yolu ile de bakteri akciğer sistemine ulaşabilir. Eğer insanların toplu olarak bulunduğu aşağıda adı verilen yerlerin bakımları düzenli ve profesyonel bir şekilde yapılmazsa lejyonelle bakterisi için temel üreme mekânları şöyle olmaktadır;
- Havalandırma sistemleri
- Termal ve SPA havuzlar
- Dekoratif amaçlı kullanılan fıskiyeler
- Manav reyonlarındaki sis püskürtme sistemleri
- Hastane, otel, yaşlı bakım evlerinin su dağıtım sistemleri
Lejyoner Hastalığı Belirtileri Neler Olmaktadır?
Lejyoner hastalığı hastalardaki belirtileri genelde lejyonella bakterisine maruz kaldıktan en az 2 en çok 10 gün sonra ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıkta diğer zatürree tipleriyle benzer belirtiler göstermektedir. Hastalarda en çok görülen belirtiler ve şikâyetler ise şöyle sıralanabilir;
- Sık sık görülen baş ağrısı
- Halsizlik durumu
- Yorgunluk
- Titreme hali
- 40 ya da daha yüksek durumlarda olan ateş ile birlikte kas ağrıları
Hastalık genelde kişilerde kas ağrıları ile başlamaktadır. Bunu takip eden hafif baş ağrısı ve ateş durumu gözlenmektedir. Diğer belirtiler hastalığın 3 ila 4. Gün arasında ortaya çıkmaktadır. Daha ileriki günlerde ise görülen şikâyetler şunlardır;
- Kanlı da olarak görülebilen balgamlı öksürük
- Nefes darlıkları/ nefes güçlüğü geçme
- Göğüs ağrıları
- Kusma, ishal, mide bulantısı artması, sindirim sisteminde sürekli şikâyet halinde olma
- Zihinsel karışıklıkların başlaması, bilinç bulanıkları, ajitasyon ve diğer nörolojik değişimler
Lejyoner hastalığı birincil olarak akciğerleri etkilemektedir ancak diğer doku ve organlara da yansıması halinde başka belirti ve bulgular da görülebilir. Kimi hastalarda görülen yara enfeksiyonları da vücutta görülebilir ve kalp gibi vücudun diğer organlarını da etkileyebilir.
Pontiak ateşi olarak da adlandırılan hafif bir lejyoner durumunda ateş, titreme, kas ve baş ağrısı hafif olarak görülür. Bu ateş akciğerleri hiç etkilemez. Belirtileri de genelde 2 ila 5 gün arasında geçmektedir.
Bu hastalığa yakalandığını düşünen bireyler hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvuruda bulunmalı. Hastalığın en kısa sürede tanı ve teşhis konularak tedaviye başlanması gerektiğinden asla aksi hastaneye gitmemek gibi bir şey yapılmamalıdır. İyileşme sürecini arttıran ve ciddi komplikasyonlardan bireyi koruyan tedavi yöntemleri çok önemlidir.
Lejyoner Hastalığı için Risk Faktörleri Neler Olmaktadır?
Lejyoner hastalığında lejyonella bakterisine maruz kalan herkeste hastalık görülmemektedir. Aşağıdaki durumlarda enfeksiyonu geliştirme olasılığı fazla olmaktadır;
- Sigara Kullanımı; sigara tüketmek akciğerlere ciddi zarar vermektedir. Kişiyi her türlü akciğer enfeksiyonuna daha duyarlı hale getirmektedir.
- Bağışıklık sisteminde zayıflık durumu; nakil sonrası organ reddini önleme amacı ile hastaya verilen ilaçlar, kemoterapi gibi kanser tedavileri ya da HIV gibi enfeksiyonlar bağışıklığı zayıflatmaktadır. Kişiyi ikincil enfeksiyonlara daha da yatkın hale getirmektedir.
- Kronik hastalığa sahip kişiler; amfizem gibi kronik akciğer hastalıkları veya diyabet, böbrek yetmezliği ya da kanser gibi başka ciddi rahatsızlıklara sahip olan kişiler
- 50 yaş üstünde bulunan bireyler
Lejyoner hastalığı, mikropların daha kolay yayıldığı ve insanların enfeksiyona açık olduğu hastaneler ve yaşlı bakım evleri ve huzurevlerinde görülen bir enfeksiyon türüdür.
Lejyoner Hastalığı Komplikasyonları Neler Olmaktadır?
Lejyoner birçok konuda yaşamı tehdit edici bazı komplikasyonlara sebep olmaktadır;
Solunum yetmezliği; akciğerler vücuda yeterli miktarda oksijen sağlayamadığı ya da kanda bulunan karbondioksiti uzaklaştıramadığı anlarda solunum yetmezliği görülmektedir.
Septik şok; kan basıncında meydana gelen ani bir düşüş özellikle böbrekler ve beyin gibi hayati organlara giden kan akışını azaltmasıyla oluşmaktadır. Kalp, pompalanan kan hacmini fazlalaştırarak bu durumu telafi etmeye çalışsa da yapılan ekstra iş yükü kalbi zayıflatmakta ve kan akışını da azaltmaktadır. Burada şok tablosu gelişimi ile son bulmaktadır.
Akut Böbrek Yetmezliği
Böbreklerin işlevini yerine getirme kabiliyetlerinde meydana gelen ani kayıplara denmektedir. Bu tarz rahatsızlıklarda böbrekler kanda bulunan maddeleri filtreleyemez ve vücutta tehlikeli seviyelerde sıvı ya da atık birikir. Bağışıklık sistemini ise ciddi oranda etkiler.
Lejyoner hastalığına yakalanan kişilerin yukarıda sayılan bu durumlara özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir.
Lejyoner Hastalığından Nasıl Korunur?
Lejyoner hastalığı tanısı diğer pnömani türlerine yakın bir şekilde konulmaktadır. Hastalıktan şüphelenildiğinde bakterilerin varlığını belirmek adına idrarda legionella antijenleri bakılmaktadır. Doğru bir teşhis için diğer test ve görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Bu testlerden bazıları şunlardır;
- Kan testleri; kanda yapılan testlerle enfeksiyon varlığı görülebilir.
- Akciğer grafisi; akciğerlerdeki enfeksiyonun derecesi en çok akciğer grafisi ile tanımlanabilir. Balgam örneği incelemesi veya kültürüne bakılması
- Akciğer doku örneği laboratuvar incelemesi
- Bilgisayarlı tomografi; eğer hastalarda bilinç bulanıklığı gibi bulgular mevcutsa beyin tomografisi çekilmektedir. Ya da lomber ponksiyon yapılmaktadır.
Lejyoner Tedavisi
Lejyoner hastalığı tanısı alan hastalar genellikle hastaneye yatırılmaktadır. Burada hastaya çeşitli test ve tetkikler yapılır daha sonra tedaviye geçilir. Hastanede uygulanan tedavi yöntemleri şöyledir;
- Damar içi antibiyotik tedavileri
- Oksijen destekleri
- Hastalarda iyileşme durumları görüldüğünde evde ağız yolu ile alınan antibiyotik tedavisine devam edilebilir. Toplamda 1 ila 3 hafta arasında antibiyotik kullanımına devam edilebilir. Hastalığın tamamen kaybolması zaman alabilir. Hastalık için tercih edilen antibiyotik türleri;
- Florakinolonlar
- Makrolidler
- Tetrasiklinler
Gebelik durumlarında eğer kadınlar hastalığa yakalanırsa bu durumda endişe duymadan en yakın sağlık birimimizden yardım alabilirler. Bu hastalığın gebeliği daha da kötüleştirecek bir durumu yoktur. Çocuklarda ve emziren anneler içinde bir engelli bulunmaz. Ancak yine de hastalığın tedavisi için hemen bir sağlık kurumuna gidilmesinde fayda vardır.
Lejyoner Hastalığı Kötüleşmesini Önlemek Adına
Bu hastalığa yakalandıktan sonra özelikle sigara içmemeli ve içilen tüm kapalı ortamlardan uzak durulmalıdır. Ayrıca alkol tüketimi durdurulmalı ve kullanımına bir süre ara verilmelidir. İş ya da okul başta olmak üzere insanların kalabalık olacağı tüm kapalı alanlardan mümkün olduğunca uzak durulmalı ve evde steril bir ortamda istirahat edilmelidir. Ayrıca hastalar bol miktarda sıvı da tüketmelidir.
Lejyoner hastalığı kalıtsal bir hastalık değildir. Zamanında tanısı konulduğunda kolayca tedavisi mümkündür. Hastalığa dair ayrıntılı bilgi almak ve bu hastalığa dair şüphe durumu taşıyorsanız durumunuzu kontrol ettirmek adına hemen uzman hekimlerimizden randevu almalısınız.