"Hem" kelimesi tıp dilinde "kan" anlamına gelmektedir. Hematoloji ise kan bilimi olmaktadır. Hematoloji bilimi, kan ile alakalı bütün hastalıkları inceleyen bir bilim dalıdır. Hematolojiyi anlamak için öncelikle kanın nasıl bir yapıda olduğunu bilmemiz gereklidir.
Kan Nedir?
İnsan vücudunda besin maddelerini, oksijeni, hormonları, antikorları ve vitaminleri dokulara taşıma görevi gören karbondioksit gibi atık maddeleri de vücuttan çıkmasını sağlayan insan yaşamı için son derece önemli bir faktördür.
Kan Nelerden Oluşur?
İnsan vücut ağırlığının %8'ini oluşturan kan, plazma ve hücrelerden var olan insan hayatı için son derece önemli olan bir sıvıdır. Kanda %45'lik bölüm akyuvar, alyuvar ve kan pulcuklarından oluşurken %55'i plazmadan oluşmaktadır. Ayrıca plazmanın %90'ı da sudan oluşmaktadır. Diğer %10'luk kısımda ise organik ve inorganik maddeler bulunurken birçok karbonhidrat, aminoasit ve yağlar gibi birçok türde proteini de içerisinde barındırmaktadır. Ayrıca bu kadar küçük bir yüzdelikte bulunmalarına rağmen bunlar dışında; üre, ürik asit, laktik asit, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum ve magnezyumu da içerisinde bulundurur.
Kan Nerede Bulunur?
Kan insan vücudunda kardiyovasküler denilen dolaşım sisteminde bulunmaktadır. Dolaşım sistemi; atardamar, kalp, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşmaktadır. Kalp yardımı ile kan bütün vücutta dolaşmaktadır. Damarlar ise kanın bütün organlara ulaşmasını sağlamaktadır.
Kanın üretildiği Yer Neresidir?
Kan ilk olarak embriyo döneminde sarı kese denilen yerde başlamaktadır. Birinci ayda ise dalak ve karaciğerde üretilmeye devam eder. Doğumdan sonra ise artık yassı ve uzun kemiklerde üretilmeye devam eder.
Kemik İliğindeki Kan Nasıl Üretilir?
Kemik iliği insan vücudundaki bazı kemiklerin içerisine bulunan süngerimsi yapıdır. Kemik iliği içerisinde hematolojik kök hücreler bulunur. Kan da bu hücrelerden köken alarak üretilir. Buradaki hücreler insan vücudu için önemli olan kan pulcukları, beyaz hücreler ve kırmızı hücreleri üretir. Bu önemli yapılar olgunlaştıktan sonra kemik iliğinden çıkarak kan hücresine dönüşür.
İnsan yaşamı için bu kadar önemli olan kan hastalıklarını inceleyen hematoloji aynı zamanda diğer branşlarla da iç içe çalışmaktadır. Hasta durumuna göre hematologlar; biyokimya uzmanı, dahiliye uzmanı, pediatri uzmanı, immünoloji uzmanı, antropologlar, fizyologlar, laboratuvar uzmanları ve patologlar ile birlikte çalışabilmektedirler. Kan hastalıkların tanısında genel olarak tam kan sayımı yapılmaktadır. Bu sayımda kan hücrelerin değerlerindeki değişimlere göre hastalığın tanısı koyulabilmektedir. Kan hücrelerinden biri olan alyuvar yani eritrosit düşüklüğü anemiye işaret ederken eritrosit yüksekliği ise çok ciddi hastalıklara işaret edebilmektedir. Diğer bir kan hücresi olan akyuvar yani lökosit, insan vücudunun zararlı etkenlerle ve mikroplarla savaşmasını sağlamaktadır. Tam kan sayımında yüksek değerli lökosit, vücutta enfeksiyon bulunmasına immünolojik rahatsızlıklara ve hatta lösemiye işaret olabilmektedir. Üstelik lökosit değerindeki değişimler kalp krizi veya beyin felci gibi birçok hastalığında göstergesi olmaktadır.
Hematoloji Testleri Nelerdir?
1-Test Öncesi Hazırlık Nasıl Olmalıdır?
- Hematolojik testini birçok etken etkileyebilmektedir. Özellikle diyet, günlük egzersiz, sigara kullanımı, ilaç alımı gibi etmenler yapılacak testin sonucunu değiştirebilmektedir. Bu yüzden kan testi yapılmadan önce aç olunmalıdır.
- Test öncesinde hastalar ağır egzersiz ve fiziksel aktiviteden kaçınmalıdır.
- Kullanılan ilaçlar hakkında doktora bilgi verilmelidir.
2- Hematoloji Testleri Nasıl Yapılır?
Hematoloji testleri yapılırken kan alınan tüpler üçe ayrılmaktadır.
- Venöz Kan alımı: Venöz kan alımı yapılmadan önce hastanın en az 8 saat aç olması beklenmektedir. Hasta oturur ya da yatar pozisyonda iken turnikeli koldan kan alınır.
- EDTA'lı Tam Kan Alımı: Mor kapaklı tüplere alınan 2 ml kan, pıhtılaşma olmaması için 8 veya 10 kere yavaşça karıştırılması gereklidir.
- Sitratlı Tam Kan Alımı: Mavi renkteki tüplerde 9:1 oranında sodyum sitrat bulunmaktadır. Tüpe kan alındıktan sonra kanın antikoagülanla temas edebilmesi için tüp 8 veya 10 kere alt üst edilmelidir.
3-Hematoloji Testleri Nelerdir?
Test yapılırken hastadan şüphe edilen hastalığa göre test istenmektedir.
- Tam Kan Sayımı: Bu test ile kan içerisindeki kan hücrelerin miktarı ve hemoglobin ölçülmektedir.
- Periferik Yayma: Hastadan alınan kan mikroskop ile incelenir. Bu sayede de hemoglobinin alt tipleri analiz edilir.
- Kemik iliği biyopsisi: Kemik iliği incelenerek bir sorun olup olmadığına bakılır.
- Ayrıca bu testlere ek olarak; demir, vitamin b12, folik asit, pıhtılaşma faktörleri de incelenmektedir.
Hematoloji Hangi Hastalıkları İnceler?
Kan sebepli oluşan hastalıkların bütün tanı ve tedavi süreci ile hematoloji ilgilenmektedir. En sık rastlanan Hematoloji hastalıklarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1-Talasemi
Bir diğer adı ile Akdeniz anemisi de denmekte olan talasemi, kalıtsal bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip olan kişiler ömür boyu tedavi sürecinde olmaktadır. Taleseminin dört farklı şekli olmaktadır. Bunlar; talasemi minima, talasemi minör, talasemi, majör ve talasemi intermedia olmaktadır. Bu türlerden en ağır seyirli olan ise talasemi majördür. Bu hastalığa sahip kişiler hastalığı kalıtsal olarak aldıkları için bebeklik döneminde bile tanı koyulabilmektedir. Talasemi hastalığının belirtileri, huzursuzluk, halsizlik, cilt solukluğu ve iştahsızlık olmaktadır. Bu hastalığa sahip hastalara sürekli olarak kan nakli gereklidir.
2-Anemi
Kan hücrelerinin bulunan hemoglobinin azalması ile birlikte hücrelere oksijen taşınmaması sonucu oluşan anemi, kansızlık olarak da bilinmektedir. Kansızlık birçok sebepten oluşsa da en yaygın nedeni demir eksikliği olmaktadır. Gıdalar aracılığı ile yeterince demir mineralinin vücuda girmemesi, vücutta oluşan kanamalar hemoglobin değerinin düşmesine neden olmaktadır. Aneminin en sık rastlanan belirtileri; renkte solukluk, halsizlik ve çabuk yorulma olmaktadır.
3-Lösemi
Kan kanseri olarak da bilinen lösemi, myeloid ve lenfoid hücrelerinin kontrol dışı çoğalması sonucu oluşmaktadır. Fazla çoğalan bu hücreler artık vücutta görevlerini yerine getiremediği için bağışıklık sisteminde bozulmaya yol açmaktadır. Ayrıca kemik iliğinde üretilen trombosit ve eritrositlerin de yapımını engelleyerek hastada belirtilere yol açmaktadır. Löseminin 4 türü bulunmaktadır. Bunlar;
- Akut Lenfoblastik Lösemi
- Akut Miyeloid Lösemi
- Kronik Lenfositer Lösemi
- Kronik Miyeloid Lösemi
Lösemi nedeni tam bilinen bir hastalık olmasa da araştırmalar ile birlikte genetik ve çevresel faktörlerin etkili olabildiği görülmüştür. Ayrıca yetişkin hastalarda; alkol, sigara, enfeksiyon gibi faktörlerin de hastalığa neden olabileceği görülmüştür. Lösemi belirtileri; titreme, üşüme, kansızlık, vücutta morarma, halsizlik, vücutta sebepsiz kanamalar olmaktadır. Bu belirtileri gören hastalar doktora başvurduklarında fiziki muayene, periferik yayma ve mikroskop incelemesi ile tanı koyulabilmektedir. Ayrıca kemik iliği biyopsisi ile de tanı kesinleştirilir.
4-Lenfoma
Lenfositlerin kontrol dışı büyümesi sonucunda oluşan lenf kanseri, vücut savunmasında önemli rol oynayan lenf bezlerinde sıklıkla görülmektedir. Vücuda enfeksiyon girmesi durumunda savunma rolü yapan lenf bezleri şişerek büyümektedir. Enfeksiyon geçtiğinde ise bu bezler normale dönmektedir. Lenfoma da ise lenfositlerin bozulması sonucu anormal yapıda hücreler gelişir. Lenf kanserinin hodgkin ve non- hodgkin olmak üzere iki türü bulunmaktadır. Lenfomanın belirtileri; ateş, lenf bezlerinde şişlik, yorgunluk, öksürük, soluk problemleri, kan ağrısı ve kaşıntı olmaktadır.
5-Hemofili
Hematoloji kaynaklı genetik bir hastalık olan hemofili, vücutta bulunan kanın pıhtılaşmaması sonucu oluşan bir hastalıktır. Vücutta bir yaralanma olduğu durumlarda kan pıhtılaşarak durma eğilimine gitmektedir. Fakat hemofili hastalarında bir yaralanma olduğu durumda kan çok daha uzun sürelerde pıhtılaşmaktadır. Bu yaralanmalar dış vücut yaraları olabileceği gibi iç kanamalar da olabilmektedir. Bu hastalarda kan pıhtılaşmadığı için hastalara ciddi sıkıntılar çıkarabilmektedir.
6-Lenfadenopati
Vücut için önemli bir savunma sistemi olan lenf düğümleri bazı durumlarda normal boyutundan çok daha fazla büyüyebilmektedir. Bunun sebebi ise lenfadenopati denilen kan hastalığı olabilmektedir. Lenfadenotapi; paraziter hastalıkların, viral enfeksiyonların, mantar enfeksiyonlarının, bakteriyel hastalıkların sonucunda ortaya çıkabilmektedir. Lenf bezlerinin şişmesi direk olarak ciddi olmamakla beraber beraberinde getirdiği ağrı ve kızarıklık enfeksiyona işaret olabilmektedir. Yaralanma ve enfeksiyon sonucu şişen lenf düğümleri sıcak kompres ve ilaç tedavisi ile geçebilirken otoimmün kaynaklı ise daha farklı tedaviler gerektirebilmektedir.
7-Multipl Myelom
B lenfositlerden ortaya çıkan plazma hücrelerinin kontrol dışı artması ve çoğalması sonucu oluşan ve hematoloji sebepli bir hastalık olan multipl myelom, vücutta ateşe, halsizliğe, nefes darlığına ve kilo kaybına neden olabilmektedir. Vücuda giren enfeksiyon sonucu b-lenfositler plazma hücrelerine dönüşür ve giren enfeksiyona özel antikorlar üretir. Bu antikorlar ise virüs ve bakteriler ile savaşarak yok ederler. Multipl myelon hastalığında ise bu plazmalar antikor üretmeleri gerekirken anormal bir şekilde protein üretmektedirler. Bu proteinler enfeksiyonlar ile savaşmadığı gibi kanı yoğunlaştırarak böbreklere zarar vermektedirler. Bu hastalığa sahip kişilerde omurgalarda kemik kırıkları, sırt ağrısı, kaburga ağrısı ve sık sık hastalanma gibi semptomlar çıkmaktadır. Bu semptomlara sahip kişiler doktora gittiklerinde fizik muayene sonucu tanı koyulabilmektedir. Ayrıca kan testleri sonucunda da protein değerlerinde artış görülmektedir. Bu artma sonucunda da kemik iliği biyopsisi yapılarak kesin tanı koyulmaktadır. Multipl myelom tedavisinde kemoterapi kullanılarak plazma hücrelerinin kontrol dışı büyümesi durdurulmaktadır. Ayrıca tedaviye ek olarak streoidler de kullanılabilmektedir.